Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'Çiftçinin işi bitmez; yalnız yağmurda, karda, bir de arifede, bayramda dinlenir' derdi Tokuç Osman.
Selim nasıl kırılmış olmalı ki bunca yıl taşımış kinini. Ben olsam bağışlardım. Selim'i tanıyınca nasıl sevinmişti yattığı yerde Ali.
Reklam
Allah dert verdiyse dermanını da vermiştir bilene. Toprakta biten otların şifalısı var, ağulusu var. Hanginin neye yaradığını bileceksin. Ben daha gençken köyde bi Sağır Hayriye vardı; ot toplayıp ilâç karardı. Çoğunu ondan öğrendim.
Kadın incedalan, güzel. Yeniden evlenir. Al işte Naciye'yi... kocasının ölüm kâğıdı gelince günlerce ağlamış. Sonra ne oldu? Benimle evlenecek.
- İyi de, bi şerbet yapıcak şeker yok, pekmez yok. - Olmasa da olur kızım. Yoksul nikahı bu.
"Muallim Bey, mahallede sevilip sayılıyor, çoğu akşamlar kahvede konuşmalarını tavla, domino oynayanlar bile oyunu bırakıp dinliyorlardı. Çoğu zaman Hürriyet'in ne olduğunu, gelecekte Hürriyet'te yaşamanın iyiliklerini anlatırdı."
Reklam
"İstanbul'da, yukarıda büyükler, kodamanlar tepişecek herhalde; bizlerse gene çalışıp didinip sağ kalmaya uğraşacağız."
Selim'in acısı Mehmet Ağa ile karısının "ölenle ölünmez," "Tanrı'nın yazdığına boyun eğmeli" gibi beylik avuntularıyla geçecek gibi değildi.
O gece Halitpaşa Selim'in emrine 30 kadar atlı verdi. "Cephanemiz azaldı; hepiniz burada kalıp pisi pisine ölmeyin, bu gece kuşatmayı yarar çıkacaksınız. Çetenizle çevrede dolaşıp gavur devriyelerini pusuya düşürür haklarsınız. Şükür oğlum, kızım, damadım Akhisar'dalar. Ben burada kalıp ölünceye kadar çarpışacağım. Göreyim sizi, her yerde eşekarısı gibi sokun gavuru."
Sayfa 61 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı 2016
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.