Bir toplumu yok etmek mi istiyorsunuz?
Algılama biçimlerini değiştirin. Böylelikle zihinleri köleleşsin, beyin ölümü gerçekleşsin, istenilen şekillerde yönlendirilebilecek hâle gelsin.
Renkli devrimler mi yapacaksınız, türlü operasyonlar mı tezgâhlayacaksınız, bir ülkeyi kaosa mı sürükleyeceksiniz, dolayısıyla siyasî, ekonomik ve stratejik olarak kontrol altına mı alacaksınız?
Hiç dert etmeyin: Elinizde medya gibi bir silahınız var. Medya bombardımanına tutun: Kitlelerin algı biçimlerini değiştirmeniz, zihinlerini istediğiniz şekillerde biçimlendirmeniz, yönlendirmeniz kâfidir.
O yüzden bütün küresel, bölgesel ve yerel operasyonlar, önce medya'larda yapılıyor, sonra -gerek kalırsa- meydan'lara taşınıyor.
O yüzden zaferler, savaş meydanlarında verilen askerî savaşlarla kazanılmıyor artık: Medyalarda sürdürülen medyatik savaşlarla kazanılıyor.
Bir ülkeyi, medya bombardımanına tabi tutarak dize getirmeniz, silahlarla savaşarak dize getirmenizden hem daha kolay hem de çok çok daha az maliyetli ve külfetli zira.
TÜRKİYE'DE MEDYA CİNAYETİ!
İşte Türkiye'de yapılan şey tam da bu. Bu ülkenin medyası yok. Bu ülkenin kültürel değerlerini, anlam haritalarını, medeniyet iddialarını eksene alan, tartışan bir medya rejimi yok bu toplumun.
Yabancılaştırıcı, yozlaştırıcı ve sığlaştırıcı sömürge kafalı bir medya rejimi hâkim ülkede.
Pespaye diziler, iğrenç televizyon programları, kültürel değerlerimizi lime lime ediyor, kurşuna diziyor: “Özgecan, Cansel... katilleri” yetiştiriyor!
Medya, ahlâkî normlarımızı, kültürel değerlerimizi delik deşik ediyor. Ahlâksızlığı, yozlaşmayı, sığlaşmayı norm hâline getiriyor!