Kaldığın yerden başlamanın bazen ılık çarşaf üstüne şefkatle düşen battaniye gibi alabildiğine ağır ve olabildiğince samimi olduğunu düşünürüm. Ben genelde hep kalırım, adımlarım bedenimden bağımsız toprağa köklerini çoktan salmış yaşlı bir ağaç kadar ağırdır. Yer yer susuz, pek tabii sert meltemlere maruz kalmış.. Ilık ve asabi meltemler yerini firari fırtınalara bıraktığında toprağımdan ayrılmış köklerim tutunacak yeni bir yaşam aramak için beni yeniden ayaklanmaya zorladı işte. Artık zamanı gelmişti. Zihnimin susuz topraklarının eşiğinden son kez gözlerimde yaşlarla ve kalbime sirayet eden zalim bir acıyla bakakaldım. Çıkarken kapıyı sessiz ve ıssız, usul usul kapatmıştım, anıları uyandırmadan, ninniler fısıldayamadan... Bu, bu eve son bakışımdı. Hoşçakal. Kalmak istersen, ya da hoş hatırlanmaya değerse tabii.. Ben şimdi, köklerimle hayata daha sıkı tutunacağım bir toprak arayışındayım. Her şeyin sonunda ve bir o kadar da başındayım. Sadece bugüne mahsus. Belki tekrar ve tekrar.