Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Heyv

ÜSTÜME VARMA İSTANBUL
Sana geldim, içim ümitlerle dolu Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur Bir gün ben de eririrm caddelerinde Çürür kemiklerim adım unutulur Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak Göğün bulutların, denizlerin kalır Oynama İstanbul, benimle oynama Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır Ezilmiş ellerimin arasında başım Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış İşte gelip kapılarına dayanmışım Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim Beni sarhoş etme, başım dönüyor Üstüme varma İstanbul, kederliyim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Reklam
-yalnızlık
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün. Köpürmüş gelen bulutları. Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı. Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
Ben ki her Nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha âşığım.
Sayfa 95 - Ephesus yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Herkesin, kendi evinde, kendi dünyası kurulmalıydı. Ancak kendi dünyasını kuramayanlar, başkalarının evlerine koşarlardı.
Sayfa 232 - İletişim yayınları
Neler olduğu sorulursa “şey” kelimesinden başka türlü tarif edemeyeceği bir sürü şey. Allah’ım, dedi sonunda; ne olurdu bütün bu “şey”leri anlatabilecek gücüm olsaydı.
Sayfa 210 - İletişim yayınları
Reklam
Her, kelimeler aldatıcıydı; kelimeler, bizi gerçeklerden uzaklaştıran küçük tuzaklardı.
Sayfa 210 - İletişim yayınları
bütün hayatım boyunca bu küçük istisnaya tutunmaya çalışacaktım.
Sayfa 209 - İletişim yayınları
Toplum içinde de yer edinemiyoruz..
Toplum içinde bir yer alabilmek için, her zaman tam kadroyla bulunmak gerekiyordu: anne, baba, hatta kardeşler ve hatta minimum sayıda akrabalar.
Sayfa 204 - İletişim yayınları
Hayır, önce acıyacaklardı ve bu acımaların yüzünden onun daha küçülmesini, daha zavallılaşmasını bekleyeceklerdi. Çünkü, şiddeti artmayan bir zavallılıktan çabuk usanılırdı.
Sayfa 204 - İletişim yayınları
sonunda insanları, karıncalar gibi kalabalık ve nereye koştuğunu bilmeden çarpışıp duran önemsiz varlıklara benzetti.
Sayfa 203 - İletişim yayınları
Reklam
İnsanın, bilim dışı ne kadar çok hastalığı vardı.
Sayfa 202 - İletişim yayınları
Masum ve zavallı insanların başlarına gelen talihsizlikler için ortak bir sorumluluk duymamalı mıydı?
Sayfa 201 - İletişim yayınları
Neden yaşıyoruz sanki biz?
Sayfa 196 - İletişim yayınları
Birlikte oldukları zamanlar içinde geme yalnızlıklarını yaşıyorlardı. Ne var ki, bir arada geçirdikleri günler ve saatler, birlikte yaşanıldığı sanılan küçük heyecanlar yüzünden ertesi günü görme cesaretini veriyordu onlara.
Sayfa 196 - İletişim yayınları
Belki ikimiz de kendi başımıza birer dünya kurduk birlikte yaşarken. Şimdi eski dünyama dönmüş bulunuyorum ve bunun eski bir dünya olduğunu, usandırıcı tekrarlarla dolu olduğunu ve ne yazık ki kendimin de bu can sıkıcı romanımın bir parçası olduğunu, yeni yalnızlığımın içinde anladım. Artık sanki yaşamıyorum, yaşayan birini seyrediyorum; daha önce bildiğim romanı okur gibiyim. Bir roman, kendini okumaya başlasaydı herhalde bu kadar sıkıcı bulurdu kendini…
Sayfa 195 - İletişim yayınları
2.114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.