Hz.Peygamberin neslinden gelmek,Âl-i Beyt'i ibadet mükellefiyetinden kurtarmadığını gösteren rivayetlerden bazıları: Mabîb b. Sinan er-Rûmî (RA) rivayet ediyor ki, Hz.Fâtıma-i Zehra bir gece henüz süt emmekte olan Hz.Hüseyin'in rahatsız olup ağlaması yüzünden bütün gece uykusuz kalmış, nihayet sabah namazı vaktinde Hz.Hüseyin (RA) biraz uyur gibi olunca o da namazı kılmış, başını yastığa koyup dalmıştı. Sabah namazından dönen Peygamber Efendimiz, eskiden olduğu gibi Hz.Fâtıma-i Zehra'nın evine uğramış, Fâtıma sabah namazına kalkmadı diye: "Yâ Fâtıma, canım benim, ben Muhammed Mustafa'nın kızıyım diyerek, sakın namazını terk etme. Zira beni Hak Peygamber olarak gönderen Cenâb-ı Allah'a yemin ederim ki, beş vakit namazını vaktinde kılmadıkça, (yani beynamaz olarak âhirete gidersen) asla Cennet'e gidemezsin" buyurmuşlardı.
İşte insanlık hûrisi Cenâb-ı Fâtıma (radıyallahü anhâ) çok kere ağzına bir lokma ekmek bile koyacak halden mahrumdu. Öyle olmasına rağmen sabrediyor, ömür nefeslerinin incilerini Hakkı zikrederek geçiriyordu.
Salât ve selam,sonsuzluğa eriş ve sonsuzlukta oluş sırrının yolunu açan ve âlemlere rahmet saçan Cenâb-ı Muhammed'in üzerine olsun.
Sayfa 7 - Çelik Yayınevi
İnsanlık hurisi Cenâb-ı Fâtıma-i Zehra da bir başka güzelliğin sahibi idi. Müslüman hanımlara mükemmel bir örnekti.Ömür ırmağını kevserleştirip cennet gölüne akıtmasını bilmişti.