‘’Halk arasında dolaşan rivayete göre, bu savaşa Camuka tarafından katılanlardan Buyruk Han ile Kuduka, sihirbazlıkla yağmur yağdırabiliyorlardı. Onların yağmur için büyü yapmasıyla hakikaten yağmur yağmaya başladı. Fakat fırtına yağmuru kendi aleyhlerine çevirdi. Onlar ileri hareket edemeyerek hendeklere yuvarlandılar ve ‘’Biz heralde Tanrı’nın lütfuna mazhar olmadık’’ diyerek dağıldılar.’’
‘’Bize Moğolların az olduğunu söylememişler miydi? Halbuki burada gökteki yıldızlardan da fazla ateş var.’’
Reklam
‘’Halkın taksimi işi ve mahkeme kararları ‘’Kökö debter’’ (Mavi defter)’e yazılıp bağlansın. Şigi Kutuku’nun benimle istişare sonunda ak kağıt üzerine mavi yazı ile yazarak defter halinde tespit ettiği esaslar, nesilden nesile intikal etsin ve onu kimse değiştirmesin, değiştirmeye kalkışanlar cezalandırılsın. Bütün ulusun içerisinde hırsızları cezalandır, yalanı ortadan kaldır, ölüm cezasına müstahak olanları öldürt, mal cezasına layık görülenlerden mal cezası al.’’
‘’ O, kendisinden evvel töreyi düşünürdü, en zor zamanlarda ve hatta ölümle karşılaştığı durumlarda bile töreye riayetsizlik göstermez, gösteremezdi. Zaten kendisini de başarıdan başarıya götüren de bu kanun severliğidir. Daima kanunu düşünmesi, Türkelini kendisine iltimat ettirmiş ve bu itimattan Cihangir Cengiz doğmuştur.
Kalk Cengiz, ayağa kalk. Artık Türk'ün birleşme günü, yükselme günü geldi. Durmadan yürü, durmadan ilerle. Çünkü Tanrı böyle istiyor.
Ulu Gökçe "Türkler, yiğit Türkler! Sizden bir parça olan Moğolların beyini Ulu Tanrı size han yaptı, adını yine sizin önünüzde değiştirdi. Timuçin'i Cengiz'e çevirdi. Şimdi siz, onun buyruğu altında yola çıkacaksınız. Durmadan, dinlenmeden, kanmadan, usanmadan yürüyecek,sendelemeden ileri gideceksiniz.Tanrı ağzıyla size söylüyorum. Özlediğimiz ve özlediğiniz işi, Türkü bir sancak altına koyma işi bitinceye kadar kimseye acımayacak, katı yürekli olacaksınız. Size uymayanlara, Türk de olsa, nefes aldırmayacaksınız. Eğer siz, Türk birliği için Tanrının dediğini yaparsanız, yeryüzünde insanlara hükmeden on iki büyük han ve hakan size mutlaka boyun eğecektir. Yine siz, yorulmadan yolunuzda yürürseniz, yüz kırk dört bin millet yasanızı tanıyacaktır.
Reklam
Cengiz'i cihangir yapan, askeri teşkilatındaki nizam ve intizamdır. O, ordusunu esas itibariyle onar bin kişilik kısımlara ayırmıştı. Bugünkü tabirle birer kolordu olan bu onar bin kişilik kısımlara Tümen ve kumandanlarına Tümen ağası deniyordu. Tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler ellilere, elliler beşlere veya onlara ayrılmıştı.
Kaçmak mı? Beni anamın donu ile mi savaş geldi sandın? Çekil önümden korkak. Yoksa canını alırım.
’Ulu Tanrı,’’ dedi. Bizi umdurdu fakat ondurmadı. Akan suda o, yeşeren otta o, yağan karda o var. Yaratılmışların yaratanı odur. Kemiklerimiz üstünde et, başlarımızda saç bitiren, gözlerimize ışık, bileğimize güç veren yine odur. Bugünkü uğursuzluk da ondan. Boyun eğmekten başka elimden ne gelir?
Timuçin’in amacı, "Türk birliğini’’ sağlamaktı. Bu genç adam, eski Koyunluların, Göktürklerin, Orhonluların, Uluhanların, Tupaların, Yueçilerin ve Hunların birer efsane halini alan şerefli mücadelelerinin anlatılarak, Türk diyarında yine o şereflerin filizlenmesine ve büyüyüp dal budak salmasına çalışılmasını tavsiye ediyordu. O her hikayeyi mutlaka şu sözlerle bitirirdi. "Eski Türkler, atalarımızın yaşadığı uluslar "Hiyong-No’’ diye adlandırıldıkları, yahut Hunlar bizim adını bile bilmediğimiz engin sular kıyısında avlandıkları günlerde, bütün dünya silahlarımız karşısında tir tir titrerdi. Seksen bir bin millet kara sancağımızın karşısında diz çökerdi. Şimdi ünsüz, yarı çıplak birer göçebeden başka bir şey değiliz!
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.