Abdülhamid'i eli kanlı baskıcı, gölge kavram, haydut ve ödlek olarak damgalayan Mehmed Akif, onu "cennetmekan", "ulu hakan" diye yücelten günümüz gericilerinin kendilerine bayrak yapabilecekleri biri değildir!..
Eisenhower'ın Ortadoğu'da İslam'ı kullanacaklannı açıkladığı 1957'de, Türkiye'de çok ilginç bir olay yaşanıyor, 1914 ALMAN MALI CİHAD FETVASI yazarlarından Said Nursi, Isparta' da askeri birliğe yapılacak Tugay Camisi'nin temelini atıyordu...
İlginçtir ki, Amerikan buyruğuyla Osmanlı'ya dönüp Dünya İslam Birliği Kurma düşüncesini savunanlar ile Atatürk'e saldırıp Kürt Ayrımcılığı yapanlar çoğu kez aynı kişiler olmuştu. Bunun en çarpıcı örneği olan Cemal Kutay, 1947-1948' lerde yayımladığı Millet Mecmuası'nda hem ateşli bir Amerikancılık, hem ateşli bir Amerikancı İslam Birliği, hem de Kürt aynmcılığı yapmış, 1923-1948 arası Atatürk dönemini de içeren 25 yıllık Cumhuriyet dönemini, Kürtlere yönelik "imha" siyaseti uygulamakla suçlamıştı.
Arusi Şeyhi'nin peygamber ilan ettiği Enis Behiç Koryürek'in en ayırdedici özelliği, söz söylerken, tıpkı Fethullah Gülen gibi, sık sık gözyaşlarına boğulmasıydı. Demek "dinler arası diyalog" ve "dinlerin birleştirilmesi" çabalarında sıkça gözyaşı dökülmesi, Amerika'nın Türkiye'yi uydulaştırdığı 1947'lerde başlamış bir gelenekti...
Atatürk, din dilinin ulusallaştırılmasını istiyordu evet; tarikatların, tekkelerin, dergahların, şeyhliğin, müritliğin kökü kazınsın diye...
Bundan sonrası benim düşüncelerimi içeriyor. Çünkü Kuran a tanık olan bir insan tarikatların, müritliğin Kur’an ile alakası olmadığını görecek ve aydınlatıcı bir kitap olarak kendine sadece Kuranı rehber edinecek ve böylece Mesaj a vakıf olup aklını kullanmayan, atalarının dinini izleyen en iyi tabirle cahillerden olmayacak ve gerçek bir müslüman olacak.
Peki, ABD önderliğindeki Batı, Sovyetler Birliği'ni nasıl dize getirdi? Bu sorunun yanıtı çok açıktır. Geçmişte Batılı devletler çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nu nasıl yıktılarsa öyle: Dinsel gericiliği ve bölücülüğü dışarıdan besleyip kışkırtarak ...
Batı, Osmanlı'yı devirme çabasında kazandığı tüm beceriyi, deneyimleri Sovyetlere karşı kullanmış; Osmanlı'ya karşı başarılı olan tüm oyunlarını Sovyetler'e karşı da oynamış; Osmanlı'dan sonra Sovyetler'i de dize getirmişti.