Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgili okurum, şunu bir düşün: “Sana borç para veririm -ama ancak karşılığında bana daha da fazlasını verirsen,” diyen gerçekten sen misin? Yaşamak için paraya ihtiyacımız varsa, bu bir kölelik formülü değil mi? Solon’a ün kazandıran borç affının nedeninin kısmen, nüfusun giderek artan bir bölümünün borç kölesi durumuna düşmesi olması önemlidir. Günümüzde gençler üniversite kredilerine, ev sahipleri ipotekli konut finansmanlarına ve tüm Üçüncü Dünya ulusları dış borçlarına köle olduklarını hissediyorlar. Faiz, köleliktir. Ve kölelik durumu köle kadar köle sahibini de küçülttüğünden, yüreğimiz bununla bir ilgisi olsun istemez. Birisine borç verdiginde bu yükümlülüğü sonsuza dek kafasına kakan gerçekten sen misin? Krediden alınan faiz bu anlama gelir: geri ödeme baskısıdır. “Geri ödemezsen bu borç büyür de büyür,” tehdididir.
Toplumsal ve doğal sermayesinin paraya dönüştürülmesine direnen her yönetim baskı görür ve cezalandırılır. Aristide neoliberal politikalara karşı çıkıp 1991’de ve 2004'te darbeyle devrildiginde Haiti’de olan buydu; 2009’da Honduras’ta aynı şey yaşandı; tüm dünyada yüzlerce, yüzlerce kez aynı şey oldu. (Ancak yöntem Küba’da ve daha yakın
Reklam
Eskiden parasal olmayan mal ve hizmetlerin ticarileşmesi son birkaç yüzyılda, teknolojinin de yardakçılığıyla, günümüzde para alanının dışında pek az şey kalana dek hızlandı. İster toprağa ait olsun ister kültüre, ortak değerler duvarlarla çevrilip satıldı -hepsi de paranın katlanarak artmasına ayak uydurmak için yapıldı. Ormanları keresteye, şarkıları entelektüel mülke dönüştürmemizin ardındaki asıl neden bu. Günümüzde tüm Amerikan yemeklerinin üçte ikisinin ev dışında hazırlanmasının nedeni bu. Şifalı bitkilerden yapılan halk devalarının yerlerini ilaçlara bırakmalarının, çocuk bakımının ücretli bır hizmete dönüşmesinin, içme suyunun içecek satışlarında bir numaralı büyüme kategorisi olmasının nedeni bu. Yaşamın, dünyanın ve ruhun amansızca paraya dönüştürülmesine neden olan,Faiz temelli paranın içerdigi sürekli büyüme zorunluluğudur. Kısırdöngüyü tamamlarsak, yaşamın daha çok parçasını paraya dönüştürdükçe, yaşamak ıçin daha fazla paraya ihtiyaç duyuyoruz. Tüm kötülüklerin anası para değil, tefeciliktir.
Nerede ve nasıl olmuş olursa olsun, toprağın özelleşmesi çok gecméden mülkiyet yoğunlaşmasını da getirdi. Eski Roma’nın ilk günlerinde toprak, küçük bir ev arazisi hariç, (şahsi değil) ortak mülktü: “Tahıl toprağı kamusal haktır.”Roma fetih yoluyla genişledikçe yeni topraklar uzun süre “kamu“. olarak kalmadı; çok geçmeden en zengin ailelere
Modern benlikse aksine. Öteki olan bir evrende farklı ve ayrı bir nesnedir. Adam Smith‘in Ekonomik İnsan'ı; dinin somutlaşmış ruhu; bıyolojinin bencil genidir bu benlik. Çağımızda kesişmekte olan krizlerin altında o yatar ve bu krizler de ayrılma temasının çeşitlemeleridir -doğadan, topluluktan,kendimizin yıtirilmiş parçalarınızdan ayrılmanın.
Bir şeyin ticaretin nesnesine dönüşmesi için önce kıtlaştırılması gerekir. Ekonomi büyüdükçe, tanım gereği, giderek daha fazla insan faaliyeti paranın alanına, mal ve hizmet alanına giriyor. Ekonomik büyümeyi zenginlik artışıyla ilişkilendiririz genellikle, ama onu aynı zamanda bir yoksullaşma, kıtlıkta artış olarak da görebiliriz. Bir zamanlar para ödemeyi hayal bile edemeyeceğimiz şeylere bugün para veriyoruz. Neyi kullanmak için para ödüyoruz? Parayı kullanmak ıçin, elbette -elde etmek için mücadele edip fedakârlıklarda bulundugumuz parayı. Kıt olan bir şey varsa, kesinlikle paradır. Tanıdığım insanların çoğu sürekli olarak, yeterince paraya sahip olamayacakları korkusuyla düşük düzeyde (kimi zaman da yüksek düzeyde) kaygı içinde yaşıyorlar. Zenginlerin kaygılarının da doğruladığı gibi, hiçbir miktar hiçbir zaman “yeterli” olmuyor.
Reklam
Evlerimiz büyüdü, ama ailelerimiz küçüldü; konforumuz arttı, ama zamanımız azaldı. Eğitimimiz arttı, ama mantıgımız azaldı; bilgimiz arttı, ama yargı gücümüz azaldı;
Geri14
69 öğeden 61 ile 69 arasındakiler gösteriliyor.