Bu bir eve varma hissiydi; temiz ve dinlenmiş olma; güvenli ama özgür olma; asla bir yere kaçmayan bir sevgi; mayıs güneşi gibi ısıtan, ama fırın ya da kuştüyü yatak gibi yakmayan bir sevgi... insanı rahatsız etmeyen, canından bezdirmeyen bir sevgi.
Bir kadının, kollarınızın arasındayken bile, kendini geri çekip sarıldığınız şey bir uçurumun yüzü kadar erişilmez hale gelene dek kaybolabilmesini sağlayan bu mucize nedir?
Bizde insanın "kendi sınıfından" biriyle evlenmesinin en iyisi olduğuna dair sağlam bir teori olduğu gibi, çiftlerden ziyade toplumsal ilerlemenin çıkarına olduğu için sürdürülen uluslararası evliliklere karşı şüphe de makul temellere dayanır.
"Biliyorsunuz, biz sizi siz olduğunuz için seviyoruz – sizin, nasıl desem, bir şeyler ödemenizi istemiyoruz. Bir insan olarak –ve bir erkek olarak– sevildiğinizi bilmek yeterli değil mi?"
Sağlıklı bir beyin, hastalıklı bir beyinden daha fazla belli etmez kendini ve atlayıp sıçrayan bir akrobatın havadaki hakimiyetini, onu hamakta yatarken görseniz tasavvur edemezsiniz.
Fakat maalesef hayatta insanın kesin gözüyle baktığı, iki tarafın da ortak bir anlaşmaya vardığını düşündüğü ve her nasılsa aynı konudan sürekli olarak bahsetmelerine rağmen aynı şeyi konuşmadıları durumlar olabiliyor.