Bir yabancı gibi, bir tutsak gibi hissetmiyordum artık. Nihayet anlıyordum sanki, bir kimliğim, bir amacım vardı. Onunla her şeyi ama her şeyi konuşuyorduk. Onu tanıdıkça, o tatlı ruhunun daha da derinlerine indikçe bu hoş arkadaşlık hissim yerini öyle yüce, öyle derin, öyle karmaşık bir duygu düğümüne bıraktı ki düşündükçe nefesim kesilir gibi oluyordu.