NE ÖDÜYORSAN ONU ALIRSIN
Bedava'yla rekabet etmenin yolu , bolluğu aşıp yeni bir kıtlık bulmaktan geçiyor. Eğer yazılım ücretsizse destek satın. Eğer telefon konuşmaları ücretsizse bu ücretsiz aramalarla erişilebilen uzak işgücü ve yetenek satın. ( Hint outsourcing modeli gibi) Eğer becerileriniz yazılımla yapılabilen bir mala dönüşmüşse ( hello, seyahat acenteleri, borsacı, emlak komisyoncusu) hâlâ insan teması isteyen daha karmaşık işlere geçin. Bu durumda Bedava'yla rekabet edebileceğiniz gibi, özel çözümler için yüksek miktarlar ödemeye hazır insanlara istedikleri hizmeti götürmüş olacaksınız.
Sayfa 227Kitabı okudu
NE ÖDÜYORSAN ONU ALIRSIN
İnsanların zamanlarını harcama yolları, nelere deger verdiklerini gösterir.
Sayfa 220Kitabı okudu
BEDAVA EKONOMİ NE KADAR BÜYÜK?
Webin inşa edildiği on beş yıl içinde bir trilyon saat, o süre boyunca tam gün çalışan 32 milyon insana eşittir. Bunun yüzde 40'ının ücretsiz ( Facebook ve MySpace sayfaları, bloglar, sayısız tartışma grup postaları ve yorumları) yapıldığını varsayalım. Bu 13 milyon insan, neredeyse Kanada'nın çalışan nüfusu demek. Eğer ücretli çalışsalardı maaşları ne tutardı? Ortalama 20.000 dolar olsa yılda 260 milyar dolardan fazla ederdi.
Kısacası Bedava, bir ülke, üstelik küçük olmayan bir ülke ekonomisi demek.
Sayfa 165Kitabı okudu
ÖNEMSENMEYECEK KADAR UCUZ
Herhangi bir zamanda dünya, üretilenden biraz daha azını veya çoğunu isteyebilir ve anlık fiyat, arz ve taleple düşerek veya yükselerek bunu yansıtacaktır. Ama uzun vadede, düşen üretim maliyetleri genel eğilimin aşağı doğru gitmesini sağlayacak ve anlık arz/talep dengesizlikleri, kaçınılmaz olarak sıfıra doğru yol alan bir çizgide sadece dalgacıklar oluşturacaktır.
Bugünün tüm ekonomisi, bileşik öğrenme eğrilerine göre inşa edilmiştir. Bu, anlaşılması bir nesil tutmuş olan ve tam anlamıyla kullanılabilmesi için nesiller geçmesi gereken şaşırtıcı bir olaydır. Ama bunun içerdiği şeyleri ilk kez iktisatçılar değil, model tren meraklılarının radikal yeraltı dünyası fark etti.
Sayfa 95Kitabı okudu
BEDAVA'NIN PSİKOLOJİSİ
Çoğu işlemin bir olumlu bir de olumsuz tarafı vardır ama bir şey BEDAVA! olduğunda olumsuz olanı unuturuz. BEDAVA! o denli duygu yüklüdür ki biz sunulanı, gerçekte olduğundan çok daha değerli olarak algılarız. Neden? İnsanların içgüdüsel olarak kayıptan korktuklarını düşünüyorum, nedeni bu. BEDAVA! ' nın gerçek albenisi bu korkuyla ilişkili. BEDAVA! bir mal tercih ettiğimizde görünürde bir kayıp olasılığı yok ( mal bedava). Ama bedava olmayan bir malı tercih ettiğimizi farzedin. İşte şimdi yanlış bir karar vermiş olma riskimiz var. Burada kayıp olasılığı söz konusu. Ve dolayısıyla, eğer bir tercih yapabiliyorsak bedava olana meylediyoruz.
Sayfa 67Kitabı okudu
BEDAVA'NIN TARİHÇESİ
Bolluk düşüncesi sadece neyin ucuzlayacağını keşfetmek değil, bu yer değiştirmeden dolayı neyin daha değerleneceğini bulmaya çalışmak ve buna doğru hareket etmek. O , David Ricardo'nun 18. yüzyılda bir ülkenin diğerine göre " karşılaştırmalı üstünlüğü" tanımını yapmasının öncesinden beri kullandığımız büyüme motoru. Dünün bolluğu, daha çok kaynağı veya daha ucuz işgücü olan başka bir ülkenin ürünlerini içeriyordu. Bugünün bolluğu, silikon ve cam ipliklerin diyarından gelen ürünleri de içine almakta.
Sayfa 57Kitabı okudu
TED formatinin ana kismi, elimize insanlarla dogrudan ve neredeyse savunmasiz bir sekilde bağ kuran insanlar olmasıdır. Sahnede çıplaksınızdı, tabiri caizse. En etkili konuşmalar,
insanların gerçekten o insanlığı hissedebildikleri konuşmalardır. Duygular, düşler, hayal gücü.
- CHRIS ANDERSON, YÖNETICI, TED
Fikirlər bir adama məxsus ola bilməz. Onlar öz həyatlarını yaşayırlar.
“Doğal ruh halimiz, olumsuz düşüncelerin etkisi altında yorumlanmadığı zaman kusursuzdur. Umut ve güveni aşılamak esastır, çünkü zamanımızda en eksik olan ve en çok ihtiyacımız olan budur.”
Xoşbəxtliyin sirri sadədir: özünüzdən daha vacib olanı tapmaq və həyatınızı ona həsr etmək lazımdır...
Den DennettKitabı okudu
Bütün qəlbinizlə sevmək lazımdır, hətta sevgi heç bir zəmanət vermirsə də...
Brene BraunKitabı okudu
İnsanlar dinləməyə hazır olmayanda, yaxud eşitmək istəməyəndə ünsiyyət yaranmır...
Duygusal
TED formatının ana kısmı, elimizde insanlarla doğrudan ve neredeyse savunmasız bir şekilde bağ kuran insanlar olmasıdır. Sahnede çıplaksınızdır, tabiri caizse. En etkili konuşmalar, insanların gerçekten o insanlığı hissedebildikleri konuşmalardır. Duygular, düşler, hayal gücü. – CHRIS ANDERSON, YÖNETİCİ, TED