kitabı toplumsal cinsiyet rolleri üzerine araştırma yapan, inceleyen bir hocam önermişte ve hocalarımın önerdiği kitapları okuduğumda daha çok heyecanlanıyorum. öncelikle kitabı okumaya başladığımda beni hayal kırıklığına uğratacağını düşündüm sebebiyse daha çok yenge tanımları yapılması ve yazarların yengeleri hakkında hatırladıkları anıları anlatmasıydı. tabii hikayeler, anılar hüzünlendiren, bu kadar olmaz diye düşündüren türdendi. daha sonra kitap toplumsal cinsiyet rolleri üzerine, akrabalık hiyerarşisine doğru ilerledikçe benim kitaba olan ilgin arttı. özellikle siyasette, edebiyatta, ekranda yenge bölümündeki yazılar oldukça açıklayıcı ve düşündürücüydü. Kitap karakterlerindeki yengelerden tutun da ekranlardaki yengelere kadar hatta turgut özal’ın eşi semra özal’ın yenge imajına kadar hepsi tartışılmış ve gözlemlenmişti. Yengelere bizim bakmadığımız yada bakıpta anlamlandıramadığımız farklı farklı bakış açılarıyla bakılmış, bazen eleştirilmiş bazen yengeler için hüzünlenilmiş bazen de yenge övgülerle donatılmış fakat hep yenge sonradan gelme, gelen ve bir yere ait olmayan olarak görülmüş.