Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Robit, hafızasında iki buçuk anıyla birlikte hurdalıkta uyanmıştır. Bu anılar sayesinde Beth’i ve ona olan sevgisini hatırlamaktadır. Ama neden hurdalıkta olduğunu bilmiyordur. Yardım için iletişim kurmaya çalıştığında ise asla doğru sözcükleri bulamamaktadır. Robit, diğer robotlarla konuştukça onlardan farklı olduğunu anlar. Robit, duygulara sahiptir ve bu onu bir çoğunun gözünde kusurlu yapmaktadır.
Robit, Beth’in onu özlediğinden emindir ve onu bulmak için yola koyulur. Bu sırada Noke, Red ve Tag ile tanışır. Onlarla birlikte Beth’i son gördüğü yeri bulmaya çalışırlar. Aksi hurdacı Flint ise Robit’in peşindedir. Tüm zorluklara rağmen dostları ile birlikte maceraya atılırlar
Robit, şu ana dek okuduklarım arasında en keyif aldığım çocuk kitaplarından bir tanesiydi. Konusuna, çizimlere, Robit ve dostlarına bayıldım. Tüm duygular, iyi ve kötü karakterler yerli yerindeydi. Gönül rahatlığıyla hem çocuk kitabı okumayı seven yetişkinlere hem de genç okurlara tavsiye ederim.
Galateia
Galateia, Bir Öykü. Madeline Miller'ın kelimelerine Ambra Garlaschelli'nin illüstrasyonları eşlik ediyor. Kitap, kapağından da anlaşılacağı üzere İthaki Yayınları'ndan çıkmış. Türkçe çeviride ise Elif Ersavcı var.
Kitaptaki illüstrasyonlar muhteşem. Anlatıyla iç içe geçmiş, insanı sarıp sarmalıyor. Kelimelerden çıkıp çizimleri okurken buldum kendimi. Bayıldım.
Yunan Mitolojisi'nden bildiğimiz Pygmalion'un feminist açıdan yeniden anlatısını okuyoruz. Burada miti yazmayacağım. İnternette bolca mevcut zaten.
Galateia, kısacık bir yeniden anlatı olsa da günümüzü de son derece derinden anlatıyor. Kendi benliğini bastırmak zorunda bırakılmış, hapsedilen bir kadın. Diğer taraftan çocuğu için endişelenen bir anne. Kendisini ve çocuğunu özgür bırakma derdinde bir kadın Galateia.
Galateia taştan olduğu için çizimlerde ona göre yapılmış tabii. Ancak çizimlere bakarken "Galateia ve kızı albino olabilir mi acaba?" diye aklımda bir soru işareti oluşmadı değil. Albino insanlara yaşatılanlar da düşünülünce...
Edebiyatın Cadıları, Taisia Kitaiskaia'nın kalemi ve Katy Horan'ın çizimleriyle edebiyata gönül vermiş, bazısının kıymeti bilinmiş, bazısı ise çok sonradan değerlenmiş 30 kadın yazarı, yazdıklarından esinlenerek hazırlanan büyülü metinlerle bize anlatıyor ve en büyülü eserlerini de önümüze koyuyor. Kitapta Emily Brönte, Octavia Butler, Shirley Jackson, Sylvia Plath, Toni Morrison, Soppho, Füruğ Ferruhzad, Virginia Woolf, Jamaica Kincaid, Anais Nin, Mary Shelly gibi mükemmel isimler ve çok daha fazlası var. Yazarlar hakkında 2-3 mini paragraf şeklinde hazırlanmış ve kitaplarından esinlenilmiş mini metinlere bayıldım. Ayrıca Katy Horan'ın her yazar için yaptığı gotik çizimlere kalbimi bıraktım. Bu arada söylemezsem olmaz, gözüm Ursula Le Guin'i aramadı değil.
Nedendir bilmiyorum ama bu vol'e inceleme yazmayı istedi canım. Gecenin köründe gelen inceleme perileri mi desem bilemedim. Bu arada manganın İngilizce halini online okuduğumu lakin uygulamada kayıtlı olmadığı için Türkçe baskısını okudum olarak işaretlediğimi de belirteyim.
Bu bölümleri izlediğim zamandan beri oldukça vakit geçti. Olayın genel hatlarını bilsem de unutmuşum bazı şeyleri. Mangayı okuma sebebim biraz da bu aslında. Hatırlamak.
Zabuza ve Kakashi arasındaki Sharingan muhabbeti mesela tamamen aklımdan çıkmış. Onları okumak oldukça güzeldi.
Bazı sayfalarda hayran kaldım çizimlere ama ne var ki bunlar henüz ilk volume'ler olduğundan Kishimoto'nun tarzı tam oturmamış ve gerçekten bu kısımlarda manga okumak eziyet oluyor. Çizim konusunda beni hayal kırıklığına uğratmayan Death Note var şu anda.
Sakura tavırları yüzünden sevmediğim bir karakter ve manga bana hiç yardımcı olmuyor bu konuda. Daha da itici buluyorum bu halini. Sasuke konusunda özellikle Shippuuden hakkında şunu okumuştum. Animede bu yansıtılamasa da mangada onun acısının belli olduğunu. Umarım öyledir çünkü şu sıralar Sasuke'den ne nefret ediyorum ne de seviyorum. Naruto ise çizim olduğundan kaynaklı daha sert. Animede tarzı çok daha yumuşak geliyor bana. Kakashi'nin çizimlerine ise bayıldım.
72 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalar sevgili okurlar, :)
Kitaba inceleme yapsam mı, yapmasam mı diye düşündüm. Sonra Muratcığım Menteşciğim’i hatırlayınca yapasım geldi.
Kitap bildiğiniz üzere şiir kitabı ama şiirleri alışılmışın dışında. Yüzlerce şiir okudum, hem ülkemizden hem dünyadan ama bu tarzla yazana denk gelmedim. Şiirlerini beğenmeyenler olabilir ki bu çok normal. Bazı şiirlerindeki mısralarda ben de “ne alaka ya” dedim. Başka bir şey olabilirdi bunun yerine diye düşündüm ama bu dil doğrusunu söylemek gerekirse Menteşce. Kendi tarzını, hislerini, zihin dünyasını şiire yansıtmış. O yüzden çok fazla şaşırmadım. Kitabı sevdim. Bence çok güzel mısralar ve dizeler vardı. İçindeki çizimlere bayıldım. Bana Murat Menteş’i hatırlattı. Herkese tavsiye etmiyorum. Herkesi beğenmeyeceğini de biliyorum. Ama okumak isteyenlere iyi okumalar dilerim.
#okudumbitti #kitapyorum
#bensizayna 230 Sayfa
.
“Aynalar hep yalan söyler” dedi.
Ayna yalancı değildi aslında.
Görüntüyü sahibinin istediği gibi veriyordu sadece.
“Sırf bu yüzden tek başına görebilmeyi öğrenmesi lazım kızımın” diye ekledi Ayla.
𝕯𝖀𝕸𝕭𝕷𝕰𝕯𝕺𝕽𝕰
(𝖐ı𝖘ı𝖐 𝖘𝖊𝖘𝖑𝖊)
𝕻𝖎𝖘𝖒𝖆𝖓𝖑ı𝖐 𝖇𝖊𝖓𝖎𝖒 𝖘𝖆𝖉ı𝖐 𝖉𝖔𝖘𝖙𝖚𝖒.
𝕾𝖊𝖓𝖎𝖓 𝖉𝖊 𝖔𝖞𝖑𝖊 𝖔𝖑𝖒𝖆𝖘ı𝖓𝖆 𝖎𝖟𝖎𝖓 𝖛𝖊𝖗𝖒𝖊.
“Grindelwald'ın Suçları” filmi çıkalı ve ben izleyeli bayağı olmasına rağmen anca okuduğum bir kitap oldu. Açıkçası filmini izlerken çekimlerine bayılmıştım ama olay bakımından yetersiz gelmişti ve bazı kısımlarını tam anlayamamıştım, bunun için
Tübitak yayınlarının doğa kitap serisinden okuduğum ilk eserdi. Özellikle tasarımı ile beni çok etkiledi. İçerisindeki çizimlere bayıldım. Deniz ve deniz kıyısındaki canlı çeşitliliği, bu canlılar hakkında bilgi ve gözlemleme yöntemleri hakkında bilgiler veriyor. Belki biraz daha detaylı olsa daha çok severdim ancak genel olarak beğendiğim ve serinin diğer kitaplarını da alıp okuyacağım bir eser oldu.
Uzun zamandır bu kadar farklı konuları ele alan bir kitap okumadığım farkettim. Aşk, macera, aksiyon, mitoloji ve motor tutkusu. Her biri bambaşka dünya bana göre ama fena bir harman çıkmamış ortaya kendini okutan bir eser. Daha çok genç kurgu diyebiliriz. Ela eski sevgilisi ile başı dertte olan ( takıntılı manyak ) güzel, zeki esprili ama iç dünyasında babasızlığın verdiği etki ile inanılmaz kırılgan bir kız. Bunu gizlemeyi çok iyi başardığını düşünüyorum. Sarp motosiklet sevdası olan hatta öyle ki bunun üzerine kulüp kuran bir genç. Ela' yı daha önce rakip kulübün üyeleriyle görüp aralarına sızan bir ajan olmakla suçlar. Ve kendisine doğruları söyletmek için mavi haplara başvurur. Ela onun sorduğu her soruya cevap.( Duygusal sorulara bile )
Tabi bu dönemde Ela' nin aklı rüyalarındadir. Rüyalarında gördüğü mitolojik varlıklar ona birşeyler çağrıştırmaktadır. Aynı zamanda Sarp' ı da eski manyak sevgilisinden bir kaçış olarak görür. Aralarında ki elektrik ise yadsınamaz boyuttadır. Dediğim çok farklı turkelrin birbiri ile harmanı bir kitap olmuş. Bu türü sevenler göz atabilirsiniz. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim bölüm başlarındaki çizimlere ve kitabın kapağına tek kelime ile bayıldım.
