Ona dokuna bir şeyler vardı , varoluşun kendi kendine yettiği , dağların sükûnetini , bir taşın zamanların ötesindeki varlığını ya da suyun akışını andıran , uzaklardan gelen bir mesaj . İçinde dünyanın kanunlarına ve onların meydan verdiği aksaklıklara isyansız , kedersiz bir teslimiyet vardı. Yerkürenin bir kıvrımı ne kadar açık ve seçikse çocuk da öyle , oradaydı işte . Cevennes’in eski bir atasözü gibi , ‘Sahip olmak beklemekten yeğdir ,”diyordu kendi kendine. İsyan etmemek gerekiyordu .
Osmanlı sarayından Beyrut'a uzanan hüzünlü bir hikaye... İsyan Osmanli padişahınin 2.kusak torunudur. Adana da başlayan hikayesi, uzun yıllar ve yollar neticesinde Parise uzanır. İsyan ile beraber insan olmanın, çabanın, beklentinin ne olduğunu öğreniyoruz. Tadı damağımda kalan bir kitap oldu. Anlamlandiramadigim çevresindeki insanların İsyan
İsyan karakterinin yaşamını ele alıyor. O dönemin şartlarını, Clara ile olan hayatını ona bağlılığını...
Zor bir dönem geçirmiş, bu bana "insan ne oldum dememeli, ne olacağım demeli" sözünü hatırlatıyor...
Hepimizin hayattan istekleri, kurduğu hayalleri var. Ama kader diye bir şey de var... Kaderimiz çabamıza bağlı. Ama bazen İsyan gibi duraklama, çöküş zamanlarımız olabiliyor. Tekrar uyanana veya bizi uyandıran biri gelene kadar, okyanusta kendini akıntıya bırakmış sandal misali oluyor hayatımız. Uyanın, İsyan gibi tekrar ipleri elinize alın...
Doğunun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 199832,8bin okunma