Sık sık karşılaştığımız bir durumdur: Bir aileyi sahte bir kibarlık perdesi ardından görürsünüz ve o ailenin üyeleri arasındaki gerçek ilişkiler sizin için bir giz olarak kalır (bu perde ne kadar kalınsa -ki bu durum onun güzelliğini arttırır- sizden gizlenen gerçek ilişkiler o denli kabadır)! Ama bazen bir ziyarete ya da aile reisinin atlarına ilişkin, hiç önemi yokmuş gibi görünen bir konu açılır ve tartışma kısa sürede öyle alevlenir ki, bir çözüme ulaşmak için perde arkası dar gelir ve tartışanları dehşet, dinleyenleri şaşkınlık içinde bırakarak aile içindeki tüm gerçek, kaba ilişkiler açığa çıkıverir ve artık hiçbir şey gizleyemez olan perde de, savaşan iki yan arasında başıboş biçimde dalgalanarak, yalnız sizin kendisi tarafından uzun süredir nasıl aldatıldığınızı hatırlatır. Çoğu kez insana başını olanca hızıyla vurmak, öteden beri sızlayan küçük bir yaraya hafifçe dokunmaktan kolay gelir. Dokunulduğunda insana acı veren böylesi yaralar hemen her ailede bulunur.
Sayfa 333 - İletişim Yayınları
Ben o yıllarda bayağı komplimanlar yapmak ne denli ayıpsa bazı şeyleri kabalık sayılabilecek bir açıklıkla söylemenin de o kadar hoş, orijinal bir şey olduğunu sanıyordum.
Sayfa 339 - İletişim Yayınları
Reklam
Sanatı doğayla birbirine karıştırmaya o denli alışığız ki, sanatta dile getirilmemiş bir doğa olayı bize doğal değilmiş gibi görünür; ya da tersine: sanatın fazlaca ıcığını cıcığını çıkardığı böylece de düşüncelerimizde, duygularımızda yer eden birtakım durumlar, doğada gerçekten karşılaştığımızda bize yapay görünür.
Sayfa 339 - İletişim Yayınları
Aşk, kendimizde olmayan şeylere başkalarında sahip olma arzusudur.
Sayfa 351 - İletişim Yayınları
Tek tek her insanda şu ya da bu düzeyde bulunan düşünce, duyarlık, sanat sezgisinden ayrı olarak, toplumun belirli çevrelerine, özellikle de aileleri özgü bir başka yetenek daha var: Ben bu özel yeteneğe 'kavrayış' diyorum. Bu yeteneğin özünü, koşullanmış ölçü duygusuyla, nesnelere koşullanmış tek yanlı bakış oluşturur. Belirli bir çevrenin ya da ailenin bu yeteneğe sahip olan iki üyesi, herhangi bir duygunun, diyelim sevginin, nasıl bir boyut alacağı, nereye, hangi noktaya, hangi ölçüye dek kendini göstereceği konusunda tıpatıp benzer kestirimde bulunurlar; o noktadan, o ölçüden sonra ikisinin de gördüğü artık duygu değil, boş lakırdıdır. Övgünün nerede bitip alayın nerede başladığını, içtenliğin nerede bitip sahteliğin nerede başladığını ikisi aynı anda görürler; oysa başka insanların bu konudaki değerlendirmeleri onlarınkinden çok başka olabilir. Gülünç, güzel ya da çirkin... Nesnelerin baskın özellikleri her ikisinin de gözüne aynı biçimde görünür. Bu anlayış, kavrayış ortaklığını daha da kolaylaştırmak için o belirli çevrenin ya da ailenin üyeleri arasında çevrimlenen özel bir değil, hatta başkaları için var olmayan birtakım kavram ayrıntılarını dile getiren özel kelimeler oluşur.
Sayfa 352 - İletişim Yayınları
Kuruntulu bir insanın okuduğu bir tıp kitabında anlatılan bütün hastalıkların belirtilerini kendinde görmesi gibi, ben de okuduğum romanlardaki bütün kahramanlarla, onların tutkularıyla, canilerle, katillerle aramda benzerlikler buluyordum.
Sayfa 357 - İletişim Yayınları
Reklam
1.000 öğeden 811 ile 820 arasındakiler gösteriliyor.