''Dinler, maddi bir dünya tasavvuru üstüne inşa edilmiştir. Örneğin İslam felsefesi tarihini doğru incelerseniz sadece düşünce akımı zuhur eden Mâtürîdîlik, Eş’arilik gibi akımların dönemlerindeki siyasi çatışmalar ve ekonomik paylaşımla doğrudan ilişkilerini bulabilirsiniz.
Mevlana’yı bile doğru okursanız insanlar arasında belli bir düzen ve itaat çizgisi üretmeye çalıştığını kolayca tespit edebilirsiniz.
Üçüncüsü: Çok az insan inanç üstüne düşünür. İnançlı insanlar arasında inandıkları kitabı bir bütün olarak okuyanlar sayılıdır. Buna gerek bile duymazlar… Düşünün: Evrenin bir sahibi var, evrenin sahibinin insana gönderdiği üstün, öncelikli ve kusursuz bir mesaj var. Buna inanıyorsun… Ama bu mesajı hayatın boyunca bir kere bile baştan sona okuyup anlamaya çalışmıyorsun. Bu tuhaf değil mi?'' Selçuk Orhan