Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aygır: “Bizim soyismimiz Aygır’mış. Amcamlar 1974 yılında ilkokula giderken okuldaki arkadaşları Mustafa Amcam’a Aygır diyorlarmış. Mustafa Amcam ağlayarak dedemin yanına gitmiş, dedem de Nüfus Müdürlüğü’ne gidip soyadımızı Erdem olarak değiştirmiş.”
Sayfa 229Kitabı okudu
Dündar: “Babamın dedesi imammış. Çevrede herkes onun dindar bir adam olduğunu bilirmiş. Soyadı verileceği günlerde nüfus müdürüyle karşılaşan dedeme nüfus müdürü ‘Seni çevrede herkes dindar biri olarak tanır. Sana bu soyadını verelim’ demiş. Dedem de kabul etmiş. Fakat nüfus memuru yanlış yazınca soyadımız Dindar değil, Dündar olmuş.” (Özlem Dündar)
Sayfa 221Kitabı okudu
Reklam
sarı yar. sarıyar.
Sarıyar: “Tokat, Almus Hubyar Tekke köyünde yaşayan, Zülfikaroğulları olarak tanınan adam, sarı saçlı, mavi gözlü, güzel mi güzel bir kıza sevdalanıyor. Bu kızın sevdası ona öyle bir çarpıyor ki onu elde etmek için, ona kavuşmak için bin türlü yol arıyor, fakat bu kıza bir türlü kavuşamıyor. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra da kavuşamadığı bu yari hatırlatan Sarıyar ismini soyadı olarak alıyor, o sarı yarini hatırlamak için.” (Sema Sarıyar)
Sayfa 154Kitabı okudu
:D :D
Çaycı: “Benim soyismim Çaycı. Çok kısaca, köyün kahvesinde en çok çay içen büyük dedemiz imiş. O yüzden ona bu soyisim verilmesi uygun görülmüş. O da kabul etmiş.” (Fahri Çaycı)
Sayfa 153Kitabı okudu
manço soyadına dair. barış mançonun hayat hikayesinden.
Manço: “Konya ovasında yaşayan Mançozade adlı büyük bir aile, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u almasıyla birlikte Rumeli’ye göç etmiş ve Selanik’e yerleşmiştir. Birinci Dünya Savaşı’na kadar Selanik’te yaşayan Mançozade ailesi, savaşın hayat koşullarını güçleştirmesi nedeniyle tekrar İstanbul’a göç etmiştir. Mançozadelerden Mehmet Abdi Bey İstanbul’da bir konağa yerleşmiş ve arkadaşının kız kardeşi olan Nimet Hanım’la evlenmiştir. Yıllar sonra Nimet Hanım, Barış Manço’nun ‘Gülpembe’ şarkısının ilham kaynağı olacaktır. Cumhuriyet devrimlerini yaşayan aile Soyadı Kanunu ile birlikte Mançozade olan aile adlarını değiştirerek Manço soyadını alırlar.” (Barış Manço’nun hayat hikayesinden)
Sayfa 133Kitabı okudu
abasıyanık... sait faikin soyadına dair.
Abasıyanık: “Adnan Özyalçıner: Sayın Raşit Abasıyanık, önce şu Abasıyanık soyadı nereden geliyor. Onu öğrenebilir miyiz sizden? Raşit Abasıyanık: Aslında aile çok önceleri Abasızzadeler olarak anılırmış. Bir lakap olarak. Bunun kökeni şöyle bir öyküyle bize aktarıldı. Öykü ama, öykü derken gerçek bir olay. Sait Faik’in dedesinin babası, zamanında celepçilik yaparmış. Hayvan alıp satarmış. Bu hayvanları genellikle körfezden, karşı yakadan, yani Karamürsel’den ve o yörelerden İzmit’e takalarla getirirlermiş. Hayvanları oraya çıkartırlar ve oralarda pazarlarlarmış. Gene bir seferinde bu takayla İzmit tarafına geçerlerken, Sait Faik’in dedesi olan Mehmet’in üzerindeki aba suya düşmüş. Ve o suya düşüş olayından sonra arkadaşları, ‘Aaa... abasız...’ demişler. Bu abasız lakabı bu olaydan kaynaklanıyor. Soyadı Kanunu’na göre soyadı alıncaya değin bize Adapazarı’nda Abasızzadeler derlermiş. Ancak babam Soyadı Kanunu çıktığında, soyadı almak için kütüğü incelediğinde, Abasıyanık yazılı olduğunu görmüş ve soyadımız o şekilde Abasıyanık olarak tescil edilmiş. Ama esası Abasız’dır, Abasızlar derler bize. Sait Faik de ‘Abasızın Sait Faik’ olarak Soyadı Kanunu’na kadar gelmiştir. Olayın aslı budur.” (Raşit Abasıyanık’tan naklen Adnan Özyalçıner)
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Direk: “Konaklı köyünün evleri topraktanmış. Çok da sağlam olmayan bu evlerden biri yıkılırken etraftaki insanlar duvar yıkılmasın diye harıl harıl direk ararken, Kâmil dedemiz kendisini duvara dayamış ve direk vazifesi görmüş, duvarı yıkılmaktan kurtarmış. Bu olaydan sonra lakabı Direkgil olan dedemler Soyadı Kanunu ile Direk soyadını almış.” (Esma Küçük, Gümüşhane, Şiran)
Sayfa 117Kitabı okudu
konudan bağımsız bir de erhan var. güllü erhan. (= (=
Güllüoğlu: “Ben Abdurahman Emrah Güllüoğlu. Aslen Urfalıyım ve İstanbul’da ikamet etmekteyiz. Dedelerim Osmanlı döneminde Urfa’da yaşamışlar. Bahsettiğim dedemiz medresede eğitime gidermiş. İsmi Ahmet. Okuldaki Ahmet isminin fazla olması karışıklık çıkarmış. Dedemizin cepkenine annesi iğneyle gül işlemiş; okula giderken hep bu kıyafetini giyermiş. Hangi Ahmet sorusunun cevabı ‘cepkeni güllü Ahmet’ olarak söylenmiş ve Güllü Ahmet olarak lakaplaşmış. Soyadı Kanunu’nda Güllüler olarak kalmış. Soyadı Kanunu’ndan sonra bazı büyükler sadece Güllü kullanmış, diğer taraftan bazıları da ‘zade’ ekinin yerine Türkçe olan ‘oğlu’ kelimesini ekleyerek kullanmış.” (Abdurahman Emrah Güllüoğlu)
Sayfa 117Kitabı okudu
Atatürk, lütfi kırdar, kerkük, kütahya...
Soyadı ile değil, ama Kerkük ve Atatürk’le ilgili bir anım. Milli Mücadele bitince, babam siyasi oluşum yerine, mesleği olan doktorluğa devamı tercih ediyor. Ancak, bir süre sonra Atatürk babamı davet ediyor ve ‘Doktor, Milli Mücadele’de büyük hizmetler verdiniz, şimdi de Parlamento’da hizmet vermenizi istiyorum... Siz Kerküklüsünüz biliyorum, maalesef henüz Kerkük’ü yeni Türkiye’ye katmakta başarılı olamadık. Bu bakımdan ismi (K) harfiyle başlayan diğer bir ilimizi temsil edeceksiniz’ diyor. Ve babam Kütahya milletvekili oluyor!” (Dr. Lütfi Kırdar’ın oğlu emekli büyükelçi Üner Kırdar)
Sayfa 107Kitabı okudu
Antep: “Dedem gazidir ve Çanakkale’nin Lapseki’ye bağlı Dereoba köyündendir. Gençken hem Gaziantep’te, hem de Çanakkale Savaşları’nda savaşmış ve ayağından vurulmuş. Köyden Çanakkale dışında da savaşan tek kişi olduğundan ona herkes Antepli Celil diye hitap edermiş. Soyadı Kanunu da gelince ‘Biz seni öyle biliriz. Senin soyadın Antep olsun’ demişler, o da kabul etmiş. Çok mülayim, çalışkan, sessiz ve becerikli bir insanmış. ‘Devletim henüz o kadar zengin değil’ diyerek İstiklal Madalyası’nı almamış, maaş da istememiş.” (Ersin Antep)
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.