"Kaygı dolu günleri sessiz bir başkaldırıyla aşmaya çalışan insanların romanı."
Kitabı okumadan önce bu cümleyi okumak sadece bir cümle okumuş olmaktı. Fakat şimdi bu cümle kitapta baştan sona yaşanan her olayın, dramın, sefaletin, acıların, açlığın, kayıpların gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmesine sebep oldu. Sanki her şeyi Joad
İnsanların bakışlarında bir şaşkınlık var ve açların gözlerinde de artan bir kızgınlık, bir gazap... Halkın ruhunda büyüyen gazap üzümleri olgunlaşıp ağırlaşıyor ve bağbozumunu hazırlıyordu.
Ve sen, senden daha iyi olan bir şeyi yok etmişsindir... Ve onu yok etmek seni sevindirmez, çünkü sen böylece, kendi içindeki bir şeyi de yok etmişsindir, artık onu yerine koyamazsın.
Açlığı, yalnız kendi büzülmüş midesinde değil, çocuklarının da büzülmüş karınlarında duyan bir adamı nasıl korkutabilirsiniz? Onu sindiremezsiniz. Çünkü o, her korkuyu aşan bir korku tatmıştır.
Ve bir çocuk öldüğü zaman, çadır kapısının önünde bir yığın para toplanıyordu; ömründe bir şey görmedi, bari törenle gömülsün diye. İhtiyarlar basbayağı bir çukura gömülebilirdi, ama çocuklar gömülemezdi.