Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben çok illeri çağ görmüş bir kimse değilim Ve herhangi birinize sözlerden seçip nasihatler vermek haddim değil. Bu savaş coğrafyasında yarı gülmek bile bazen beni incitiyor Ve fazla yemek bazen beni utandırıyor Önüme iki çeşit yemek geldiğinde yada çok fazla akan bir su bulduğum da Aklıma ya kerbela gelir, yada herhangi bir yokluk için de
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama Yarım saat erkene kurulsun saatin. Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin.. Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...
Reklam
Bir güzel kahve ısmarla kendine seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan güneş varsa ısın hatta üşü hava soğuksa.. Yürü yürürken sağa sola bak öylesine değil görerek bak Çiçek görürsen koklaköpek görürsen okşa çocuk görürsen yanağından makas al. Sonra şöyle bir düşün kimler sana yol açtı sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Can Yücel
Bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: Ben bir serseriye yol vermem, der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: BEN VERİRİM! Diyojen (MÖ 412 - MÖ 323) Dönemin Yunan kolonisi olan Karadeniz'in Sinope (Sinop) ilinde doğmuş, Korint'de ölmüş bir Antik Çağ Filozofudur.
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi,
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
Reklam
Salih Bozok anlatıyor: İngilizler Çanakkale'de Anafartalar Grubu'nu mağlup edip de cepheyi sökemeyince, yeni bir harekete giriştiler ve bu cepheyi sağdan çevirmek istediler. Düşmanın planını bozmak için Kireç Tepe'yi tutmak lazımdı. Halbuki oraya giden tek bir dar yol savaş gemileri tarafından makaslama ateş altına tutuluyordu. Her an gülleler korkunç patlayışlarla ortalığı alt üst ediyor, ölüm saçıyordu. Bir insanın değil, bir kurdun bile geçmesine imkan görülmüyordu. Kireç Tepe'yi tutmak emrini alan Türk subay ve askeri tereddüt içindeydiler; fırsat gözetiyorlardı. Fakat düşmanın ateşi bir an bile kesilmiyordu. Mustafa Kemal bu hali görünce siperlere koştu,askerin arasına karıştı ve sordu: ''Niçin geçmiyorsunuz ? '' İçlerinden biri cevap verdi: ''Düşman ölüm saçıyor, geçilmez !'' Mustafa Kemal zerre kadar korku ve tereddüt göstermeden: ''Oradan böyle geçilir!'' dedi ve ileri fırladı. Mehmetçik artık durur mu? O da kumandanının arkasından ileri atıldı. Toz, duman, alev ve ölüm kasırgasını yaran askerler karşıya vardılar, tepeyi tuttular.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.