Hayatta çok şey yaşıyoruz. Bazen çok dik ve güçlü duruyoruz, bazen çok yılgın bitkin ve umutuz kalıyoruz.
Dik ve güçlü kaldığımız zamanlar gençliğin de vermiş olduğu ego ve tatmin duygusuyla "benim üstesinden gelemeyeceğim şey yoktur" tarzında söylemlere girişiyoruz.
Yılgın bitkin ve umutsuz kaldığımız zamanlar ise fevkalade berbat bir hâle düşüyor ümitsizlik bataklığına saplanıyoruz.
Bu her iki uç durumun da çıkış noktasının; dua, namaz, zikir üçgeni olduğunu sonradan fark ediyoruz. Ne zaman başımız dara düşse, yere düşüp dizlerimizi kanatsak Allah'a koşup derdimizi açıyoruz. O ise bizim bunca günahkârlığımıza rağmen, bunca nankörlüğümüze rağmen bize her defasında rahmet ve merhamet ile muamele ediyor. Sonra refaha ve feraha kavuşunca tekrar dünya meşgalesine dalıyor tekrar Allah'ı unutur hâle geliyoruz ve kısır döngü başa sarıyor. Allah buna rağmen bizi rahmeti ve merhameti ile sarıp sarmalaya devam ediyor. +++