Karanlık bana tanıdık gelene kadar dönüyorum yorganın altında; o karanlık herhangi bir zamana ait herhangi bir başka karanlık olabilir miş de ben o karanlıklardan birinin içindeymişim gibi düşünüyorum öylesi anlarda.
Bu sabah fark ettim; hayata karşı duruşum denizanalarınınkiyle aynı. Dalgalarla birlikte dalgalanıyor, dokunmaya çalışanların canını yakıyor, sert darbeler karşınıza parçalar- ayrılıyorum.
Aradığım bir şey vardı, beklediğim bir kurtuluş anı, bir “her şey yoluna girecek” duygusu… Başta varmayı umduğum yer neresiydi, artık pek emin değilim ama oraya varamadığım kesindi.
Gittim ben. Geri dönmeyeceğim. Bu uğursuz gün, onu gördüğüm son gün olarak kayda geçsin istiyorum. Ama şimdi gidersem vesilesi olduğum hüsranın ağırlığıyla sokağa çıkar çıkmaz bir kamyonun altında kalmaktan korkuyorum. Onunkinden değil, endi ahımdan korkuyorum. Ben bu hayatta en çok kendi ahlarımdan korkuyorum.
Tam ağzımı açıp bir şey diyeceğim, henüz bilmiyorum ne, çıkıp gitmişiz işte birbirimizin hayatından vakitlice, zaten hiç girmiş miyiz, girebilmiş miyiz o da meçhul ya, kaç zaman sonra böyle bir karşılaşma kötü bir şakadan başka bir şey değil.