Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Veda
Bazı Vedalar acıtır. Öfkeyle nefret arasında kaldığınız ve bunu inkâr edemediğiniz belki de tam olarak veda olmadığı için acıtır. Yani tam anlamıyla vedalaşmadığınız için acıtır. veda nedir ? Bir parçamı bir daha geri dönmek üzere bırakıyorum. sizce tam tersi olma şansı var mıdır? Demek istediğim ruhunuza denk olmayan -vedaları bile tam anlamıyla bir vuku bulmayan- insan vedalardan kaçar . Arkasına bakmak istemez aslında. İstisnaslar olsa da zannımca bu pek mümkün görülmemekle beraber aslında tüm kalıpların dışında sadece bir veda bile olabilir. Derin anlam çıkarmaya gerek yoktur belki de . İşte bunun gibi basmakalıp fikirlere sığdırdığımız ve bir tür bahane hırkası giydirdiğimiz veda , asıl vedadır. Sözün özü Gülden hanım' ın da söylediği gibi "Sen artık gitmelisin Vakit çok geç olmadan."
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Reklam
Çocuk Anlatıcı
Çocuk bakış açısıyla yazılmış kitaplardan birlikte bir liste yapalım istedim. Hikayeye gelen cevapları elimden geldiğince düzenledim. Elimde olan kitapları fotoğrafladım, diğerlerini listeledim. Bazen çocuk anlatıcı büyüyor ya da çocukluğunu anlatan yetişkin anlatıcı vardı, bildiğim kadarıyla eledim. Hatalar olabilir, ikinci görselde listelediğim kitaplardan sadece Bülbülü Öldürmek’i okudum. Bazı kitaplarda bir bölümde çocuk anlatıcı var. Ergen anlatıcının olduğu kitaplar da var, onlar benden torpilli:) Oliver Twist -Charles Dickens çocuk bakış açısıyla yazılmış ilk roman olarak geçiyor. Bir de çocuk anlatıcı demek sadece basit bir dil demek değil, o farklı bakış açısını yakalamak önemli. Varsa aklınıza gelen yoruma yazarsınız, ya da yeter 😅 Şu an tüm kitaplar birbirine girmiş durumda bende, bazı okumak istediğim kitaplara ilgimi kaybetmeyeyim diye bakmadım da. Böyle sımsıcak, su gibi falan görünce buz kesiyorum da ⛄️
Demek istediğim o kadar şey var ki... Neyse ne artık.
İstemem Eksik Olsun!
“ — Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
İç sesim
Rüyamda insanlar bir kaldırımdı çoğu kararmış kırılmış ezilmiş içlerinde ise çok azı bembeyaz kırılmamıştı diğerlerinden farkli ve azınlıktalardı mutsuzlardı farkli oldukları için kirilmak nedir bilmiyorlardı aldatılmayı tanımıyorlardı sonrasinda darbe aldilar hayat bu tabiiki diğerlerinden aldıklari darbe onlari daha fazla üzdü kırdı duygusallaştırdı hayallerinden uzaklaştirdi kisacasi dayanamadilar tedavi olmaya gittiler tedavileri ise kirlenmek ve kırılmaktı topluma benzemeleriydi tedavileri( fikrimce bana benzeyen ve yeni DEHB li olduğunu farkeden yetiskinler icin olan düşüncem burada kaldirımlari birer insan olarak alegorikleştirdim kendimce bizler de insanız ve cok daha fazla kırılıyoruz diğer topluma nazaran fazla fedakarlıklar yapıyoruz birisini sevelim hele ki gidince dünyamız başımıza yıkılıyor hayat herkesi kırar ama biz küçük olaylari bile duygusallaştırıyoruz hayal gücümüz cezaya dönüşüyor) demek istedigim DEHB hastalik degil farkindalik olarak tanımlanmalı Teşekkurler.
Reklam
Uzaklara bakabiliyor olmanın bir nimet olduğunu geçtiğimiz haftalarda fark etmiştim. Gözünün önünde insan eliyle sonradan iliştirilmiş bir şeyler olmadan yani, bina gibi. Bunun insanın hayal gücünü ve ufkunu genişlettiğine inanıyorum, şimdilik böyle en azından. Baktığında beş metre ötesini görmekle, beş yüz metre ötesini görmenin ya da beş bin metre ötesini görmenin insan ufkunda aynı etkiyi göstermediğine eminim. Okumadım, içeriğini bilmiyorum ama bu İmam Gazalî'nin "göğe bakmanın faydaları" gibi bir metni var, onun içinde her ne yazıyorsa söylemek istediğim şey onunla ilgili olabilir. Ayrı bir nimet ki bu iletiyi Hacı Bayram'da Şeyh İzzettin Türbesinin ön taraflarındaki parkta, karşı tepenin yamaçlarını seyrederken yazıyorum. Böyle söyleyince iletim sınıf atlamış gibi hissettim. Odamda iki metre ötesini ancak görebiliyorken yazdığım iletilerden bi farkı olmalı diye geçiriyor insan içinden. Ama maalesef fiziken bir yerde olmak oradan olmak, oralı olmak ya da oranın rengine boyanmak demek olmuyor. Öyle olsaydı bir sürü Allah dostunun gelip geçtiği şu mekanda ben de ermiş oluverirdim. Ama ben hala "ben ne zaman akıllanacağım" diye geçiriyorum içimden. Neyse konuyu nerden nereye getirdim. Şimdi gidip kemankeş'te bir şerbet içip kitap okuyayım. Okuyacağım dedim, okumam gerek. Selametle 🌿
Bakınız sevmek nasıl bir şeymiş👇🌷 “Bakın sevmek öyle cümlelerde filmlerde gördüğünüz gibi bir şey değil. Yani öyle birkaç sevgi mesajı, birkaç gece, birkaç sahiplik fotoğrafları falan öyle değil. Daha farklı. Mesela onu görünce hızlanan kalbiniz, her adımda ona yaklaşma, onu görme hissidir sevmek. O adımları onun için atmaktır. Bir sokak arasında
-Neden ölüme bu kadar takmış durumdasın sence? •Ben olsam 'takmak' kelimesini kullanmazdım. -Sen ne derdin? •Takmak fiilinin yargılayıcı bir özelliği var, değil mi? Sanırım 'kararlı' kelimesi daha iyi betimliyor durumu. Periyodik tabloda, alttaki elementlerin en sevdiğim özelliği ne biliyor musun? Bazıları sadece saniyeden de
Sevmek neymiş ?
Bakın sevmek öyle cümlelerde filmlerde gördüğünüz gibi bir şey değil. Yani öyle birkaç sevgi mesajı, birkaç gece, birkaç sahiplik fotoğrafları falan öyle değil. Daha farklı. Mesela onu görünce hızlanan kalbiniz, her adımda ona yaklaşma, onu görme hissidir sevmek. O adımları onun için atmaktır. Bir sokak arasında elini tutmak,
Reklam
BU NE ARKADAŞ!?
Yine uyandın sabah, Bende... Ah gözlerin işte yine, yeninden, İşte sende... Aklına ne gelirse, Beni de koy bir yere... Kalbime seni yakıştırıyorum,
Asalak bir sarmaşık olma sakın..!
Ama şarkı söylemek , düşlemek, gülmek, Yürümek.. Tek başına.. Özgür olmak.. Dünyaya kendi gözlerinden bakmak .. Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak.. Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak.. Ne ün peşinde olmak ,para pul düşünmek, İsteyince Ay’a bile gidebilmek. Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.. Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın . Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.. Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
Cyrano de Bergerac
Cyrano de Bergerac
"Ama şarkı söylemek ,düşlemek ,gülmek ,yürümek... Tek başına... Özgür olmak. Dünyaya kendi gözlerinle bakmak... Sesini çınlatmak , aklına esince şapkanı yan yatırmak. Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak... Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek, İsteyince Ay'a bile gidebilmek... Başarıyı alının teriyle elde edebilmek. Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar , Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var ?" Cyrano de Bergerac
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.