Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatta kalıplar var... Ritimler. Bir hayatta kendimizi köşeye kısılmış hissettiğimizde hüznün, trajedinin, başarısızlığın ya da korkunun, tek bir varoluşun ürünü olduğunu düşünmek çok kolay. Yalnızca yaşamanın değil, belli bir şekilde yaşamanın sonucu olduğunu düşünmek. Demek istediğim, acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey çok daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu. Biri olmadan öbürünün de olamayacağını. Tabii ki farklı düzeylerde ve miktarlarda. Ama hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak yaşadığımız hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar.
"Demek yaşamak istediğim tek yer olan o hafızadan şimdiden silindim!"
Reklam
Ve nihayet, diyelim ki, insan bir şehirdir, bir tapınaktır, bir müzedir, bir atölyedir... Bir atölye! Evet işte, demek istediğim bu: 'İnsan bir atölyedir!'
Sayfa 24
Demek istediğim, aslında bu hayatın güzel yanları çok az, hayat ancak o tek tük anlar için yaşanmaya değer, insan o tek tük anları bir daha yaşayabileceğini düşününce de hayat anlamlı oluyor, muhteşem oluyor.
Julia, onun üzerinde yukarı aşağı hareket ederken acele etmiyordu, yavaş ve tensel bir ritim yakalamış- tı, çünkü zamanları vardı. Saat yoktu, bir tarih yoktu, birbirlerine dolanan bedenleri dışında hiçbir şey yok- tu. Clay onun kalçalarını tuttu; bazen hareketlerini kontrol ederek, bazen de kendi hızını belirlemesine izin vererek. Julia
Sayfa 191
gözümün ışığı, dedim, gözümün ışığı, dünyanın ışığı, sen busun işte, hayatımın ışığı. gözümün ışığı ne demek, bilmiyordum ve bir parçam böyle safsata bir lafı nereden bulduğuma şaşıyordu; ama böylesine saçma sapan bir şeydi şimdi gözlerimden yaş getiren; onun yastığına dökmek, mayosunu ıslatmak istediğim, dilinin ucuyla dokunmasını ve kederi defetmesini istediğim gözyaşlarını.
Reklam
Bazen gerçekten birine çok ihtiyaç duyuyorum. Sakın "aman daha yaşın için biraz erken. Daha önünde çok zamanın var" diye düşünme. Çünkü yaş diye bir şey olamaz. Ben ne zaman bir insana (yani ona) ihtiyaç duyuyorsam, kendimi biriyle bütün olarak düşünebiliyorsam işte o zaman zamanı gelmiş demektir. Bir bütün demek istediğim, hayallerimdeki gibi gene o. Yani Romeo, Juliet gibi. Aman ne bileyim ben, bunu tarif edemem. Ancak hayal edebilirim.
Sayfa 55
Fakat önce şu suratsız karından kurtul. Ihhh! Ona bakınca yüzüne tükürmek geliyor içimden. Senin gibi bir adamın böyle bir kancıkla evlenmiş olmasını aklım almıyor. Neydi – bir çift akıntılı yumurtalık mı? Neyin var senin – seksten başka bir şey düşünemiyorsun... Hayır, demek istediğim bu da değil. Zeki, tutkulu, heyecanlı bir adamsın... Fakat ne yaptığın ya da sana ne yapıldığı sikinde bile değil. Bu denli romantik bir hergele olmasaydın Yahudi olduğuna yemin edebilirdim.
Biliyor musun, yaşamlarımız aydınlık ve karanlık diye basitçe ayrılmaz. İkisinin arasında gölgeli bir ara bölge vardır. O gölgenin katmanlarının farkına varıp onları idrak etmek sağlıklı bir zekanın işidir. Ve o sağlıklı zekayı elde etmek için de zaman ve gayret gerekir. Demek istediğim, ben senin kişiliğinin karanlık olduğunu düşünmüyorum.
Sayfa 167Kitabı okudu
«Ölümden korkmamak mümkün mü? Demek istediğim, o korkuyu içinden tamamen atabilir mi insan?»
Sayfa 24
Reklam
laga luga
Demek istediğim:Asalak bir sarmaşık olma sakın.Varsın boyun olmasın bir söğüdünkü kadar...Yaşadıkların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
Doğrusu daima böyledir: Bir yazara kitabının ne anlattığını sormak neredeyse her zaman yararsız üstelik gülünç bir iştir; tıpkı bir fıkracıyı anlattığı fıkra üstüne düşünmeye davet etmek gibi. Bir fıkra ya komiktir ya değildir, ya anlaşılır ya da anlaşılmaz; kitap için de aynısı söz konusudur. Demek istediğim, yazar kitabında ne anlatmak istediğini zaten elinden geldiğince metin yoluyla gösterir. Geri kalanı okurun işidir; metne kendi nihai anlamını, her halükârda yeni ve farklı anlamı vererek metni tamamlayan okurdur; o yüzden eserin ne kadar okuru varsa o kadar çok sayıda yorumu olacak, bir anlamda her biri kendi eserini yaratacaktır.
2015 Baskısına SonsözKitabı okudu
Demek istediğim, insanları mutsuz eden şey, çok az seçenekleri olması değil, çok fazla seçenekleri olması. Karar vermek zorunda kalmak. Hep karar vermek. Ne yapacağını bilememek.
DÜŞÜNMÜYORUM, DEMEK VAR DEĞİLİM!.. VARLIK, HİÇLİĞE EŞİT!..
- "Nerede kaldı ki, gerçekten kendi kendimizi idrak ediyor muyuz? - "Asla ve hiçbir şekilde... Şuurumun şu ândaki durumunu gözden geçirmek istediğim zaman, ona, dikkatimi üzerine çekmiş olmaktan gelen bir şeye, evvelce onda bulunmayan bir şey ilâve ediyorum; yâni, şeklini değiştiriyorum, büsbütün başka bir hâle sokuyorum ve tanınmaz oluyor... İSTİKBÂL ise, henüz ortada yoktur, var değildir ve hesaba katamayız. Kısacası tutmaya ve durdurmaya davrandığımız zaman HÂL ölüyor. İSTİKBÂL daha gelmemiştir ve bu sebepten meçhûl kalıyor. Netice şu oluyor ki, hiçbir vakit, bir dakika dahi olsun, düşüncemizin içinde ne olduğunu gerçekten idrak ediyor değiliz. Ve çaresiz olarak, bilinmeyen olan hâdiselerden, varlığımız fikrini çıkartmaya hiçbir hakkımız olamayacağı açıkça meydandadır. Durmadan ve yıldırım hızıyla değişen şeyde, ne karar vardır, ne gerçek; bu daimi bir geçiştir ve bir madde değildir. Bu itibarla: Düşünmüyorum, demek var değilim!.. Varlık, hiçliğe eşit!.."
Sayfa 170 - 10.Levha, (Hepçilik ve Hiççilik), -Aykırı Düşünceler- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.