bir insan diğerine tam anlamıyla vurulmuşsa, diğeri de ister istemez vurulmuş olsa gerektir, diyen bir yasa vardır bir yerde. amor ch’a null’amato amar perdona. seven hiç kimseyi sevilmekten dışlamayan aşk; francesca'nın inferno'daki sözleri. bekle ve umutlu ol. ben umutluydum, fakat istediğim şey hep buydu belki de. sonsuza dek beklemek.
onun yıldızlı ve sırları açık eden muskalı boynuna bakmak, bendeki, ondaki, ikimizdeki, yeniden tutuşturulmak ve binlerce yıllık uykusundan uyandırılmak için yalvaran, zamandışı, atalardan kalmış, ölümsüz bir şeye bakmak gibiydi.
"daha sonra. belki." kibar bir kayıtsızlık; sanki ona yaltaklanmak için duyduğum yersiz hevesi fark etmiş de beni başından savıyormuş gibi.
ama bana battı bu.
avuç içleri açık pembeydi neredeyse, bir kertenkelenin alt karnının alt kısmı gibi parlak ve düzdü. mahremdi, lekesizdi, çocuksuydu, bir atletin kan hücum etmiş yüzü ya da fırtınalı bir gecede gün ağarması gibiydi. onun hakkında, sormayı hiç akıl edemediğim bir şeyleri söylüyordu bana bu.
birisinin hoşçakal demek için "daha sonra" sözcüklerini kullandığını hiç duymamıştım. kaba, ters ve dışlayıcı bir etkisi var; sizi tekrar görmeyi ya da sesinizi duyup duymamayı hiç umursamayan birinin gizlenmiş kayıtsızlığıyla söylenmiş sanki.
bay john langdon davies kadınları “çocuklar istenen bir şey olmaktan çıkınca, kadınlar da gerekli olmaktan çıkar” diye uyarıyor. umarım bunu bir kenara not edersiniz.
takdir edersiniz ki, kadınlara hitap eden bir kapanış konuşması özellikle övgülerle dolu ve yüceltici olmalıdır. sizden sorumluluklarınızı unutmamanızı, yükselmenizi, daha çok düşünmenizi istirham ediyorum. ayrıca ne kadar çok şeyin sizlere bağlı olduğunu ve gelecek üzerinde de büyük etki bırakabileceğinizi hatırlatmalıyım.
düşünsel özgürlük maddi şeylere bağlıdır. ve kadınlar her zaman yoksuldu. hem de yalnızca son iki yüzyıl için değil, tarihin başından beri yoksullar. kadınlar, atinalı kölelerin oğullarından bile daha az düşünsel özgürlüğe sahip olmuşlardır. o halde, kadınların zerre kadar şiir yazma şansı olmamıştır. işte bu nedenle paranın ve insanın kendine ait bir odasının olmasının önemini bu kadar vurguladım.