Oraya sık sık, bir Dalmaçyalı şairi görmeye giderdim. Bir hayale karşı duyduğu ümitsiz aşk, şairi paranoyaya düşürmüştü. Sevgilisi film yıldızıydı ve kendisine beyazperde dışında gülümsemiş değildi. Şair çoğu zaman sakin olduğu için, bu paralı deliler pansiyonunun müdiirii -boy bakımından cüce, şişmanlıkta dev- onunla bahçede konuşmamıza izin verdi. Bahçenin şurasına burasına, kestane ve sedir ağaçlarının gölgelerine, kahvelerdeki gibi yuvarlak, demiı masalar, İskemleler serpilmişti. Beyazlar giyinmiş solgun hastabakıcılar, aldırış etmez görünerek dolaşırlardı.