Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peki ama aynı mihrabın dibinde secdeye varan insanlar arasındaki bu duygu ayrılığı nereden doğuyor? Dindarlık bu kötü tabiat (huy) kanununa uymak zorunda mıdır? Ne yazık! Ondan nasıl sakınmalı? Onun etkisi aynı sofu kişide bile apaçık farkedilir: Bir sofu her an için karşısında bir öc alıcı veya bağışlayıcı Tanrı, bir cennet veya cehennem görmekte, ya korku ile titremekte, ya da sevgiyle yanıp tutuşmaktadır. Titreten ve ter döktüren nöbetleri ile sanki bir sıtmadır bu.
Evet, ben tutkulara aşırı bağlılığı Tanrıya, tanrıtanımazlıktan daha ağır bir hakaret sayıyorum. Plutarkhos şöyle der: «Plutarkhos adaletsiz, öfkeli vefasız, kıskanç, kinci bir kişiydi diye bilinmektense, bu dünyada Plutarkhos adlı bir kişi yaşamadı diye düşünülsün daha iyi.»
Reklam
Tanrıtanımaza yalnız Tanrıya inanan kişi kafa tutabilir. Tutkulara aşırı bağlılığı olan kişide o güç yoktur. Onun Tanrısı bir kuruntu, bir hayal ürünüdür. Maddenin ortaya koyduğu engeller hesaba katılmasa bile, kavramlarının boşluğunu, kofluğunu açığa vuran bir yığın engelle gene de karşı karşıya kalır. Bir Vanini (Lucillio Vanini, (1585-1619), İtalyan filozofu. Tanrı tanımazlıkla suçlandırılarak ateşte yakılmıştır.) için, Cudworth, bir Shaftesbury, dünyanın bütün Nicole’lerinden Pascal’larından bin kat daha can sıkıcı olurdu.
Pascal sağduyu sahibiydi, ama korkaktı ve saftı. Ondaki tanrı vergisi yetenekleri kendi kinlerine kurban eden kişilerin eline düşmeseydi, usta bir yazar, derin bir düşünür olarak evreni aydınlatabilirdi şüphesiz. Tanrıbilim konusunda yapılan kalem kavgalarını zamanın tanrıbilimcilerine pekâlâ bırakabilir, Tanrının kendisine verdiği zekâyı kullanarak, Tanrıya dil uzatırım korkusuna kapılmadan gerçeğin araştırılmasına koyulabilir, üstelik onun çıraklığına bile lâyık olmayan kişileri üstad saymayabilirdi! La Mothe’un La Fontaine için söyledikleri ona da uygulanabilir pekâlâ: Arnaud’nun, Sacy’nin ve Nicole’ün ondan daha üstün olduğuna inanmak budalalıktır.
Bazen saçmalıyorsunuz, o kadar düşünce kafayı bozdurur...:)
İnsanın Tanrı tarafından yaratıldığı boş bir inançtır. Dünyanın öncesiz ve sonsuz olduğu, ruhun ölümsüzlüğünden daha az akla yatkın değildir. Çünkü hareketin, ilkesi sakım olduğu halde, bu evreni nasıl meydana getirebildiğini anlamıyorum. Hiç gereği yokken varsayılan bir varlığı ileri sürüp bu güçlüğü yenmeğe çalışmaksa gülünç olmaktır. O varsayılanı anlamanın yolu da yoktur ya! Madde dünyasında göze çarpan harikulâde şeyler, üstün bir zekânın varlığına kanıt sayılsa bile, manevî dünyada göze çarpan bozukluklar Tanrı kavramını yok etmeğe gene de yeter.
Reklam
Zeki olmak bir fazilet sayılmasa da akılsız olmak bir suç değildir.
Budalaları yaratan, budala oldukları için onları cezalandıracak mıdır?
Bu dünyada hiç sakıncası olmayan bir iyilik var mıdır?
Korku, güçlünün zayıfı istediği yere sürüklediği bir kulptur.
Reklam
Delilerin en tehlikelerini din yaratır ve toplumda kargaşa çıkaranlar bunlardan faydalanma fırsatını hiç kaçırmazlar.
Bir şüpheci olarak yatıp, bir şüpheci olarak kalkacağım.
Başlangıçta ne olduğumuzu bilmediğimiz gibi, gelecekte de ne olacağını bilemeyiz.
Güler yüzle söylenen bir yalanı bir anda yuttuğumuz halde, acı gerçeği ancak damla damla yutarız.
İnsanlara yapılacak en büyük iyilik onlara akıllarını kullanmayı, yalnız kanıtlanabilecek şeyleri doğru olarak kabul etmeyi öğretmektir. 
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.