Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyma Kasap

Şeyma Kasap
@dequpehanim
İnşallah hep Rabbinin adıyla okuyacak.
Buradan bir türlü çıkıp gidemeyince,aynı dili konuşacak birini bulamayınca yetimliğimi anladım.
Reklam
Başlattığınız savaşı bitirdiği için kalıntıları üzerime yığamazsınız,cesetlerinizi toplayın!
Sayfa 97 - Çok etkileyiciKitabı okudu
Metinler arası atıf tatlılığı
Ben hayata karşı kaybetmekle meşhurum.
Sayfa 117 - Onur ünlü'nün ben hayata karşı durmak ile meşhurum dizesine karşı yazılmış ve devamında at metaforu kullanmışKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İçinde merhamet olmayan aşkın aşk olamayacağını öğretmeye çalışır gibiydi.
Sayfa 119Kitabı okudu
Devrimden önce herşeyimiz vardı;evimiz,arabamız,mazotumuz… Lakin birbirimize yabancıydık;herkesin kendi yaşamı vardı. Birbirimizi görmez olmuştuk;mutlu değildik. Devrimden sonra şimdi hiçbir şeyimiz yok. Ne evlerimiz,ne yakacak mazotumuz var ama mutluyuz birbirimizi görüyoruz.Hep beraberiz;yaşadığımızı fark ettik,dedi. Bu cümle çok özeldi. Suriyeliler yaşamak için ölüyordu.
Reklam
Bazen de bir kan davasını ortadan kaldırmak için iki köyün arasına kuyu inşa ediyorlar. Sonra da o insanları bir araya getirip su kuyusunu barış içinde kullanacaklarına dair yemin ettiriyorlar.
Her Gün Ölüm
Bir yer vurulduğunda, akrabamız dahi olsa insanları kurtarmaya gidemezdik. Bizi de vururlardı. Sığınaklarda aileler topluca kalırdı. Yine de füzeler tepelerine düşer, evleri üstlerine yıkılır, çıkamayıp havasızlıktan ölürlerdi. Bizi altı sene boyunca öldürdüler abi. Bizi her gün öldürdüler.
Sayfa 158Kitabı okudu
Bu ülkenin en soylu insanları, diğerlerinin acısını içinde en çok hissedendir.
Sayfa 244Kitabı okudu
Boykot
Dilimizden çıkan sloganlar ne olursa olsun, hayat boşluk kabul etmiyor. Makul alternatifi oluşturulmadan bir şeyin kuru kuruya yasaklanmasını, fıtrat benimsemiyor. İnsanın şuuraltı, boykotu ancak, gidilebilecek açık bir istikamet olduğunda makbul görüyor. Bu nedenle, dil ne derse desin, insanın ve hayatın tabiatı, başka şeyler söylüyor. Düşmanı en esaslı biçimde boykot etme şekli şudur: Önce Müslümanlığımızda derinleşmek. Sonra, onların bize üstün geldikleri hangi saha varsa, oralara odaklanıp uzun soluklu bir plan dahilinde ve sabırla çalışmaya koyulmak. "Ama çok sürer bu!" mu diyorsunuz? Doğru, fakat onlar da bulundukları seviyeye bir günde, sabahtan akşama gelmediler. Onların batıl davaları için gösterdiği dünyevi gayreti ve sabrı göstermeye yanaşmadan, birkaç sloganik kampanyayla düşmanı dize getirebileceğimizi zannediyorsak, hem tarihi hiç bilmiyoruz hem de daha yiyeceğimiz çok dayak var demektir.
Gerçek Tarih
“Tarih okumalıyız.” diyorum mesela, “Geçmişimizi bilmezsek bugünü anlayamayız. Bugünü anlamazsak da geleceğimizi kestirip istikbalimize hazırlanamayız. Rasulullah Efendimiz'in hayatından başlayarak, İslam tarihini avucumuzun içi gibi bilecek noktaya gelmeliyiz. Nasıl ki en yakınlarımızın ve sevdiklerimizin hayat hikayelerine dair zihnimizde boşluk ve kopukluk yoksa, Efendimiz'den itibaren tarih boyunca önümüzde yürüyen bütün güzel insanların (ve diğerlerinin) hayatlarına dair de boşlukları kaldırmalı, onlara çok daha yakından bakmalıyız."
Reklam
Şükür değil hamd etmeliyiz. Şükrü de doğru etmeliyiz.
Fakat, burada ilginç bir nüansa dikkat kesilmemiz ge- rekiyor: Kur'an lisanında "şükür" kavramı, "verilen nimete karşılık olarak kulun gayret göstermesi ve o nimete layık olmak için çalışması" anlamına gelir. Yani şükür, bizim bu- gün söyleye geldiğimiz gibi bir "söz" değil, eylemdir. Bizim sözlü olarak ifade etmeye çalıştığımız şeyin adı, aslında "hamd"dır. Ve hamd ile şükür, birbirinden ayrı şeylerdir. Sağlığın ve bedenin şükrü ibadettir, salih ameldir. Malın şükrü sadakadır, zekattır. Bilginin şükrü nasihattir, paylaş- maktır. Örnekler daha da çoğaltılabilir. Bir nimete kavuşan Müslüman önce diliyle hamdını ifade etmeli, ardından fiili olarak şükre koşmalıdır. Oturduğu yerde “Şükürler olsun." demek, şükür değildir; hatta gerçek anlamıyla hamd bile değildir. Hamd ve şükür, birbirinden ayrılmaz bir bütündür çünkü. Biri teori, diğeri pratiktir. Biri olmadan diğeri tam manasıyla yerine gelmez.
Yaşananlar ne kadar olumsuz olursa olsun, en kötü olaylarda bile olumlu yönler vardır.
Sayfa 131Kitabı okudu
Bu yolun sonuna değer..
İnsanlar genellikle seçimimin mücadeleyle sonuçlandığını belirtiyor. Tabii ki hepimiz mücadele ediyoruz. Fakat Allah bize hayatın kolay olacağını vadetmedi. Bu yolun buna değer olduğunu vadetti! Meselemiz onu seçmemizi bekleyen Rabbimiz in rızasını kazanmaktır. Onun rızasını kazanamamaktan rahatsız olur, onun kabul etmediği bir kul olacağımızı düşünüp korkarız.
Sayfa 134Kitabı okudu
Kur'ân'ı Gerçekten Bilip Anlamak
Bir imamdan duyduğum şu öneriyi asla unutmayacağım. "Her gün bir Kur'ân-1 Kerîm tercümesi alın ve elinizde tutun." dedi. "Okumak zo- runda değilsiniz ama almak zorundasınız. İlk başta böyle bir önerinin arkasındaki hikmeti anlamadım. Kur'ân'ın tercümesini elimizde tutmak ne işe yarar? Sonra anladım. Birincisi Kur'anin tercümesi asıl Kur'an sayılmadığından içinde sadece tercüme olması şartıyla abdest gerektirmez. Herhangi bir mazeret ya da gecikme olmaksızın alıp okuyarak vakit geçirebilirsiniz. Kısa sürede fark ettiğim bir diğer şeyse her gün Kur'ân'ı elinize alma zahmetine girdiğinizde mecbur kalıp mutlaka bir âyet de olsa okuyacağınız gerçeği. Normal bir insan onu okumaya, onunla zaman geçirmeye meyleder. Elinizde tutmak ama okumamak sizi mahcup hissettirir, hatta utandırır. Kur'ân'ın ulaşılabilir ve korkutucu olmadığını göstermeyi amaçlayan çok akıllıca bir öneriydi Son yıllarda öğrencilerime kaç tanesinin Kur'ân'ı baştan sona anladıkları bir dilde okuduklarını sordum. Cevap asla değişmedi: Hiçbiri. Hem de sınıfta genelde Kur'an hafızları ve yaz tatillerinde Kur'an kursuna giderek büyümüş öğrenciler olmasına rağmen. Fatiha'dan Nas'a dek Kur'an'ın Türkçe me- alini okuyan bir öğrenci bile görmedim. Kur'an'ı önceliğimiz kılmalıyız. Allah'ın bize ne dediğini bilmek zorundayız. Vahyin aslını öğrenmek için zaman harcamamız gerekiyor. Arapça önemli değil demek istemiyorum, elbette önemli, ama Efendimiz ve din büyüklerimizin geleneği, sadece kelimeleri anlamadan okumak yerine anlamı kavramaktı.
Sayfa 25 - Okumaktan ve dinlemekten geçiyor.Kitabı okudu
Bir hikaye mi?
Kur'ân'ı elime aldığımda onun da aynı şekilde başlangıcı ve sonu olan bir hikayeden ibaret sanmıştım. Aksini görünce şaşırdım.
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.