Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Reklam
“Siz duygularınızın kölesisiniz herkes gibi. Ama size hükmeden bu duyguları tanıyamaz, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz. Bir aşk, bir öfke, çıldırıcı bir kıskançlık, dayanılmaz bir özlem, bazen karanlıkların içinden çıkıp sizi esir alabilir. Bazen bir başka insan için kendinizden vazgeçebilirsiniz.bazen öfkeyle kamaşır içiniz.Yitirmenin ne olduğunu biliyorum. Yaşadığımız aşklar hayatımızı değiştiriyor. Yapılan hatalarda değişen hayatı bir kez daha değiştiriyor. Savruluyoruz… hayata ne ile başlarsan başla elinde çok az şey kalıyor. Gurur ve aptallık. Kaç kez yaşadığımız anın değerini bilmediğimiz için geleceği reddetmişizdir, kaç kez kıymetini anlayamadığımız bir anda yaşadığımızdan çok parlak olabilecek bir geleceği elimizden kaçırmışız. Hayata neyle başlarsan başla elinde çok az şey kalıyor. Gurur ve aptallık. halbuki her şeyi istemiştik di mi..?” -Virginia Woolf
Aşk Resmi Geçidi Birincisi o incecik, o dal gibi kız, Şimdi galiba bir tüccar karısı. Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir. Ama yine de görmeyi çok isterim, Kolay mı? İlk göz ağrısı. İkincisi Münevver Abla, benden büyük Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları Gülmekten katılırdı, okudukça. Bense bugünmüş gibi utanırım O mektupları
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
Reklam
Oruç Aruoba
Onyedi Hece’den Aruoba’ya… Japon şiir sanatı Haiku, bilinenin aksine dizelerce değil, on yedi heceye sığdırır onca duyguyu. Şaşmaz, ne onaltıda kalır, ne de onsekize ulaşır. Şiirle uğraşanlar çok iyi bilir ki, dizeler asla dize gelmez. Akan nehir gibi, her bir dize bir sonrakini doğurur. Ama şair asla, onyedi heceye sığdırmayı düşünmez dizeleri,
RIFAT ILGAZ (ANISINA) “ALİŞİM” ŞİİRİNİN YAZILIŞ ÖYKÜSÜ “Alişim” şiirinin yazılış öyküsünü biliyor musunuz? Sizi daha fazla meraklandırmadan “Alişim” şiirinin yazılış öyküsünü anlatayım. Şiirin öyküsü Niyazi Akıncıoğlu’na ait. Akıncıoğlu şiiri yazılmasına neden olan olayı anlatır. “… “Bir işçi kasnağından fırlayan kayışa kolunu kaptırdı bir gün…”
Aziz Kerem Tuna
Gel bir şiir yazalım seninle, Ama önce bir çilingir sofrası kuralım, İki büyük söyle bana, Yılların özlemini atalım. Gel, Otur, bir şiir yazalım seninle, İlk ve son olsun, Soğuk su getirin,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.