Çocuk yetiştirmek günümüz düzeninde büyük bir endüstriye dönüşmüş durumda.
Kadınların doğurabilen canlılar olmalarından kaynaklı, toplumda kadınlıkla eşleştirilmiş bir algı var o da her kadının öyle ya da böyle günün sonunda bir anne olacağı. Oysa her kadın anne değil ve annelik bir varoluş biçimi değil. Sadece bir kimlik.
Reklam
Bir kadının kendinden çalınan özgürlükleri geri kazanması, erkek - egemen şu dünyada kadın olduğu için uğradığı her türlü ayrımcılığa, şiddete, tacize karşı ufak da olsa bir ses çıkarabilmesi, şiddet sarmalında olan bir ilişkinin içinden çıkıp hayatına devam edebilmesi, bunların hepsi ama hepsi feminizmin konusu. Kadını özgürleştiren, özgüvenin kazanmasını sağlayan ne varsa!
Sayfa 28 - dkKitabı okudu
Kadınları sadece doğuruyor oldukları için yüceltmek ve bu nedenle anneliği kutsamak oldukça sorunlu bir bakış açısı. Çünkü aslında değer verilen kadının kendisi değil, üreme eylemini gerçekleştiriyor olması. Bu zihindekilerin önemsedikleri esas konu doğurganlık olduğu için kadınların doğurganlığını kendi emelleri adına kullanmaktan da geri kalmazlar.
Sayfa 31
Tarih disiplini, soylu-soysuz, siyah-beyaz, köylü- işçi ayırmadan sadece ve sadece erkek çıkarları ve iktidar alanı üzerinde yapılandı. Yani aidiyetleri ne olursa olsun tarih, sadece bir grubun, erkek grubunun deneyimlerini ve çıkarlarını kapsayan bir tarih oldu. Tarih, tüm evrensellik iddialarına karşın, kısmi bir tarihti.
Sayfa 26 - Osmanlı Kadın Hareketi- Serpil Çakır
Duygusal sorunları ve yetersizlikleri olan erkekler için onları iyileştiren, rehabilite edenler olduğumuz algısı öyle yerleşik ki, şiddete maruz kaldığımızda da bu rolü üstlenmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Doğan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
61 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.