Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
bize neler neler öğrettiler sevdalar üstüne!!!!
Bize öğretilen erkeklerin duygularını paylaşmakta güçlük çektikleriydi..Duygularını paylaşmasına destek olmalı,hatta duygularını paylaşma gayretini gösterdiği için kendini şanslı hissetmeliydi kadın....
Sayfa 88
Tanrı her yerde var olmazdı,bu nedenle anneleri yarattı.. Rudyard Kipling
Sayfa 30
Reklam
El alem adlı örgütün tüzüğünde apaçık bir çifte standart uygulaması vardı.Bense bu çifte standartlara göre el alemin kabul edilebilir gördüğü makul kadın değildim...
Sayfa 16
Kırım Hanları, büyük Moğol İmparatorluğu'nun Avrupa'da ka­lan son parçasıydı. Cengiz Han'ın soyundan geliyorlardı ancak başkentleri Bahçesaray'daki saray ve bahçeler gibi onlar da bozul­maya yüz tutmuştu. Yine de sade ama asil bir hayat sürüyorlardı. Servet biriktirmek törelerine aykırıydı. Bir elbise, bir kılıç ve bir at
Dilâra Bikeç
Bahçesaray'ın gül ve bülbüllerinin arasında, başka bir Hristiyan gelinin ruhu daha dolaşır. Dilara Bikeç'in sekiz köşeli bir me­zar taşında yer alan solmaya yüz tutmuş altın yaldızlı kitabede şöyle yazar: BURASI, ŞAHİN GİRAY HAN'IN SEVGİLİ EŞİ DİLARA Bİ­KEÇ'İN MEZARIDIR. ÖLÜM TARİHİ 1753. HRİSTİYANDI. (...) Dilara Bikeç, Hanın gönlünü kazanmadan önce haremde yaşayan Gürcü bir köleydi. Hanla evlendikten sonra Dilara, sahip olduğu dini has­sasiyetler yüzünden büyük sıkıntılar yaşadı. Han eşine ibadet hürriyeti sağlasa da nafile. Dilara bir türlü evliliklerini kabul­lenemiyordu. Dinine o kadar bağlıydı ki yatak odasının duvarını süsleyen hilalin üstüne bir haç işlettirmişti.
Toplumun yani el alem örgütünün benden beklediği kadın olarak var olamıyordum bu yeryüzünde. Varlığımı istediğim gibi ve istediğim koşullarda sürdürebilmemin tek çaresi cinsiyet eşitliğiydi ve buna giden tek yolsa feminizmdi.
Sayfa 314Kitabı okudu
Reklam
“Erkeklerin reglden tiksindikleri kadar tecavüzden tiksindiklerini düşünsenize.” -Elone Kastrati
Sayfa 187Kitabı okudu
Ne istediğini bilen, bunu dile getirmekten ve yaşamaktan çekinmeyen bir kadının özgüveni, öz saygısı kadar çekici bir şey yok benim gözümde.
Sayfa 166Kitabı okudu
Kadınlar evcimendir dendiğinde, evi derleyip toplama görevi duygusal ve fiziksel olarak kadına yükleniyor. Kadın doğası gereği bunları yapmaya yatkın sayıldığından erkek doğası gereği bunları yapmaya yatkın sayılmadığından, bu aradaki dengesiz iş bölümü, ortak bir yaşammış gibi görülebiliyor. Kadın anaçtır dendiğinde, çocukların birincil bakıcısı baba değil anne oluyor. Kadın duygusaldır, erkekse analitik olandır dendiğinde ilişki içerisinde doğan birçok duygunun sorumluluğu kadında oluyor
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Ah, o hiç büyümeyen oğlan çocukları! Anne kucağından geçerler eşlerinin kucağına. Karınları tok olsun; yorgunken, hastayken bakılsınlar. Onlar biricik ana kuzuları. Ah, o hemen büyüyen kız çocukları! Baba evinden geçerler koca evine. Korunmaları gerekir dünyanın kötülüklerinden, yuvalarda saklanmaları gerekir. Kocaları onları korur kollar, eve ekmek getirirler, kadınlar da yuvayı kurar, yaşanacak bir yer haline getirirler. İlişkiler yıllardır böyle gelmiş, böyle gidiyor sonuçta, değil mi?
Sayfa 116Kitabı okudu
Bir erkeğin beraber olduğu kişiye iyi davranması, aşağılamaması, şiddet uygulamaması zaten olması gereken davranış biçimleri. Standartta olması gereken, ilişkinin temellerini oluşturan kurallar neden bir lütuf gibi bize sunuluyor? Niye olması gerekeni, fazladan bir çabayla gösterilen fedakârlıklarmış gibi görüyoruz?
Toplum, kadınlardan anne olduklarında her şeyi bir kenara bırakıp çocuklarını önceliğe koymalarını talep ediyor. Kendilerini unutmalarını istiyor. Doğan çocuk artık kadının en büyük mesuliyeti oluyor, kendi fiziksel ve psikolojik sağlığı pahasına bu mesuliyeti yerine getirmesi gerekiyor. Kadınlar, bir kostüm giyer gibi annelik kimliğini üzerlerine giymek durumunda kalıyorlar. Bazen isteyerek, bazen de istemeyerek.
İyi bir anne, eş veya insan olmak, saatlerce evini temizlemek demek değildir.
Aslında el alemin adı ataerki, mahalle baskısının adı da eril tahakkümdü.
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.