Nietzsche Ağladığında 127. basım sayfa 102 '' Ölüm zordur. Ölümün nihai ödülü artık ölecek olmamızdır!'' diyor bu not olarak kalsın.
Sonrasında sayfa 110, doktor Nietzsche'nin dile getirdiği cesur düşünceler! diye tekrarlarken; ''Ölümün nihai ödülü bir daha ölmemektir!'' dediğinden bahsediyor.
En son kafamı karıştıran ve fark etmemi sağlayan sayfa 120 doktor Freud'a Nietzsche'nin sözlerini _ölümün nihai ödülünün artık ölecek olmamak olduğunu söylüyor.... şeklinde aktarıyor.
şimdi ben mi anlamadım yoksa basımda yanlış mı var? Bana göre de 110. ve 120. sayfada tekrarlandığı şekli doğru geldi.
Çünkü öldüm ve bir daha ölmek yok, bu da ölümün nihai ödülü.
Ama başka okurların yaptığı alıntılarda 102. sayfadaki cümle kullanılmış,çeviri de ya da basımlarda yanlış var ve kimse anlamadı mı yoksa ben mi anlayamadım?
Dostoyevski diyor ki; "Gözleri sürekli
gözlerindeyse sana olan merakındandır; ama
gözlerini kaçınıyorsa, o gözlerde sana ait bir
şey vardır." Freud'un dediği gibi; "Birisi bir yere
bakıyorsa orda ilgilendiği bir şey vardır. Israrla
bakmıyorsa, mutlaka ilgilendiği bir şey vardır."
Humay Yılmaz
Freud diyor ki “Her nereye gittiysem benden önce bir şairin oraya uğramış olduğunu gördüm.”
Gece yarısını bekleyen kalem
Beşik sallayan anne
Uykulu düşler…
Uçsuz bucaksız bir parantez açıyorum geceye…yine şifayı kaptık…uykuyu böldük. Ayna yok karşımda, bir uçurum kenarında da değilim…uyuyan dağların heybeti çekilmişken~biz de fırsattan istifade dağ gibi hissetmişken, bir fırtına koparmadan yazalım. Bildiğimiz tek şey belki de yazmak…denize karşı…dağlara karşı…insandan yana!
Kulağımda çınlayan ses, anteni bozuk radyoyu anımsatıyor. Tıpkı anlaşılmayan insan gibi…çırpındıkça boğulan balık gibi…oysa yarışı tavşan değil, sabırlı kaplumbağa kazanmıştır hep…
Evet,Freud şairlerin iyi bir ruh bilimci olduğunu söylüyor…belki cebri de şiire yakıştırmıştır kim bilir?… ama şiir her zaman parçaları birleştirmez…acımasız matematik hocama da benzerliği yok değil.
Akrostiş yazanlar da var…gülümsetir daima…çocukça saflık gibi bir şey.
Söz yerine çekiç, mürekkep diye çivi…asırlar sonrasından merhaba demek de var. Okumadan yazılmıyor…insanı~insan!
Humay Yılmaz
Freud diyor ki; "İnsan bir seyden haz alabilmek için o şeyin yokluğunu, ızdırabını tatmaya muhtaç. Açlık gibi, soğuk gibi, yalnızlık gibi. Ama istenen bir kere ele geçti mi verdiği haz yok oluyor. Yani geçici tatminler mümkün ama mutlu bir halde, sürekli kalmak imkansız.
Çünkü bir seyin kıymeti, o şeyin yokluğunun çokluğu ile aynı doğrultudadır. Ne azsa o kıymetli, ne çoksa o değersizdir. Bu yüzden dünyada her şey zıddı ile kaimdir. lyi ile kötü, güzel ile çirkin, soğuk ile sicak, gece ile gündüz, kadın ile erkek, hastalık ile sağlık.
Altıni, demirden ayıran şey; altınin demirden daha az bulunuyor oluşudur. Freudun dediği gibi az olan her sey kıymetlidir ve güzellik zitlıkların kendisidir. Geceyi güzelleştiren gündüzün var oluşu, sıcağı kıymetlendiren, soğuğun üşütüşüdür. lyiyi iyi yapan kötünün var olmasıdır.