Ölüm herkes için olağan ve beklenen bir son ise insanları ölmekten alıkoymak neden ? Bir tüccar veya bir memur, beş on yıl daha fazla yaşayıp da ne olacak? Tıbbın amacını, ilaçların yardımıyla acı ve ağrıları dindirmek olarak göreceksek eğer, o zaman ister istemez şu soru geliyor akla: Acıları ve ağrıları neden dindiriyoruz ? Birincisi, acı çekmenin insanı kemale erdirdiği söylenir; ikincisi ise, insanlık gerçekten de acılarını hap ve damla yardımıyla hafifletmeye alıştığı taktirde, onu bu zamana kadar türlü belalardan koruyan, hatta ona mutluluk bahşeden dini ve felsefeyi tamamıyla bir kenara atacaktır. Puşkin ölmeden önce dehşet bir eziyet çekmişti, zavallı heine birkaç yıl felçli halde yattı; Andrey Yefımiç ya da Matryona Savişna gibi amaçsızca yaşayan insanlar neden hastalanmasındı ki, çekilen acı ve ağrılar da olmasa hayatları bütünüyle boş ve amiplerinkine benzer halde olmaz mıydı ?
Dostoyevski'nin mi, Voltaire'in mi karakterlerinden biri diyordu, "tanrı olmasaydı da insanlar onu icat ederdi."
Ben derinden inanıyorum ki ölümsüzlük yoksa bile er ya da geç insan yüce insan aklı onu icat edecektir.
bir yandan da öyle bir his var ki içimde, sanki hiçbir zaman ölmeyecekmişim gibi. Düşünüyorum, ah adi ihtiyar, ölüm vaktin geldi artık! Fakat içimde cılız bir ses: İnanma, ölmeyeceksin!..
Hayat, sinir bozucu bir tuzaktır. Düşünen insan ergenlikten çıkıp olgun bir bilince kavuştuğunda ister istemez kendini çıkışı olmayan bir tuzağa düşmüş gibi hisseder.