Kitapta kişileri ayırt etmem o kadar uzun sürdü ki... Yani sürekli bu buydu şu şuydu demem gerekti. Bunun sebebi muhtemelen çok fazla karakter olması. Kişileri bir kere oturttunuz mu kafanızda her şey daha mantıklı gelmeye başlıyor. Bir opera binasını mesken tutan bir "hayalet" ile genç bir vikont olan Raoul de Chagny, opera sanatçısı genç bir kız olan Christine Daee'ye vurulmuşlardır. Kızın hangisini seçeceğini ise tabii ki söylemeyeceğim fakat birini seçmek ölüm diğerini seçmek ölümden beter. Acaba Christine hangi adamı seçecek? Kitabı çok önce konusunu falan çok severek almıştım ki kendisi zaten artık klasikleşmiş bir roman. Neden şimdiye kadar beklettim bilmiyorum ama baya güzeldi. Bu baskı hakkında çevirisi yanlış falan diyorlar ama karşılaştırabileceğim başka bir kitabım daha olmadığından çeviri fena değildi diyelim. Bazı yazım yanlışları vardı ve oraları muhtemelen bu budur diyerek geçtim fazla takılmaya gerek yok bence. Okumadıysanız ve elimizde varsa bence bekletmeden okuyun.
K҈ İ҈ T҈ A҈ P҈ L҈ A҈ K҈ A҈ L҈ I҈ N҈
Onlara - en azından o zamanlar- "cereyan def edenler" de deniyordu. Şimdi ise, her birinin ölmüş olduğuna oldukça eminim. Hava nereden eserse essin, ceretanda kalmak ses için çok ama çok kötüdür.
Adeta kalplerini top gibi birbirlerine atıp tutuyorlardı. Ama her atışta kalplerini kırmamak için çok ama çok dikkatli olup her seferinde kalplerini yakalamaları gerekiyordu.
Mektup kısacıktı ve sadece şunlar yazıyordu:
Çok fena üşüttünüz. Eğer aklınız varsa, bu gece şarkı söylemeye çalışmanızın çılgınlık olduğunu anlarsınız.
Kitap gerçekten çok sürükleyiciydi ve gerçekten çok hoşuma gitti. Bir üçlemenin ilk romanı olan bu kitapta çocuğu ve karısı kaçırılan Will Jaeger adındaki bir adamın amazonun ortasında olan dev bir uçakla ilgili çalışma yürüten ekibe, ailesinin yeriyle ilgili bilgileri bu uçakta bulabileceği düşüncesiyle dahil olması ve bu süreçte başına gelen olaylar tüm açıklığıyla anlatılıyor.
Hayalet UçakBear Grylls · Portakal Kitap · 2016291 okunma
Sabah karın içinde filizlenen ve etrafını sarmalayan ölüme rağmen, ölülerin arasına anlık bir canlılık getiren kırmızı güllerdi bunlar. Tıpkı topraktan çıkan çiçekler gibi, ölüm de cesetlerinden bazılarını geri gönderiyordu.
"Nam dediğin kolayca elde edilebilir," diye cevap verdi Moncharmin. "Benim de müzik bilgim nam salmamış mı? Ama bir notayı diğerinden ayıramam."
"Meraklanma. Zaten öyle bir namın yok," dedi Richard.