Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tarrou: — Eğer Tanrıya inanmıyorsanız niçin bunca özveride bulunuyorsunuz? Sizin yanıtınız belki benim kendi sorumu yanıtlamama yardımcı olur. Karanlıkta kalarak doktor şöyle yanıtlamıştı: — Eğer mutlak güçte bir Tanrıya inansaydı, insanları iyileştirmeyi sürdürmez bu görevi ona bırakırdı. Ama dünyada kimse, hayır kimse, Tanrıya inandığını sanan Paneloux bile, böyle bir Tanrıya inanmıyordu, çünkü kimse kendini sonuna kadar Tanrının ellerine bırakmıyordu ve bu açıdan Rieux, yaratılışla olduğu gibi mücadele ederek, en azından kendisinin gerçeğin yolunda olduğuna inanıyordu.
Sayfa 130 - Can YayınlarıKitabı okudu
Doktor Rieux talihsizliğin asıl bu olduğunu, umutsuzluğa alışmanın umutsuzluktan beter olduğunu düşünüyordu.
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
"Hiç mi umut yok doktor?" "Öldü," dedi Rieux.
Sayfa 30 - CanKitabı okudu
"Tanrı'ya inanır mısınız doktor?" Bu soru da doğallıkla sorulmuştu. Ama bu kez Rieux duraksadı. "Hayır, ama ne ne demek bu? Bir gecenin içindeyim ve aydınlığı görmek istiyorum. Ben bu düşünceyi özgün bulmaktan vazgeçeli çok oluyor. "
Sayfa 130Kitabı okudu
"Eğer Tanrı'ya inanmıyorsanız niçin bunca özveride bulunuyorsunuz? Sizin yanıtınız belki benim kendi sorumu yanıtlamama yardımcı olur." Karanlıkta kalarak doktor şöyle yanıtlamıştı: "Eğer mutlak güçte bir Tanrı'ya inansaydı, insanları iyileştirmeyi sürdürmez, bu görevi ona bırakırdı. Ama dünyada kimse, hayır kimse, Tanrı'ya inandığını sanan Paneloux bile, böyle bir Tanrı'ya inanmıyordu, çünkü kimse kendini sonuna kadar Tanrı'nın ellerine bırakmıyordu ve bu açıdan Rieux, yaradılışla olduğu gibi mücadele ederek, en azından kendisinin gerçeğin yolunda olduğuna inanıyordu."
Sayfa 130
" Hayır, bu bir neden değil.Ama o zaman, şu vebanın sizin için ne anlama geldiğini merak ediyorum. " "Evet," dedi Rieux. "Sonu olmayan bir yıkım." Tarrou bir an gözlerini doktora dikti, sonra ayağa kalktı ve ağır ağır kapıya doğru yürüdü.Rieux de onu izledi.Ayaklarına bakmakta olan Tarrou'nun tam yanına varmıştı ki Tarrou, "Kim öğretti size bunları doktor?" diye sordu. Yanıt hemen geldi. "Sefalet."
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Yurttaşlarımız yola gelmişti, uyum sağlamışlardı öyle denir ya, çünkü yapacak başka bir şey yoktu. Doğal olarak talihsizlik ve acının getirdiği bir tutum içindeydiler ama bıçağın sivri ucunu artık hissetmiyorlardı. Kaldı ki örneğin Doktor Rieux esas talihsizliğin bu olduğunu, umutsuzluğa alışmanın umutsuzluktan beter olduğunu düşünüyordu.
Sokaktan geçenler yağmurun yatışmasından yararlanarak kaldırımda hızlı hızlı yürüyordu. Adım sesleri azalıyor ve uzaklaşıyordu. İlk kez olarak doktor, geç saate kalmış gezginlerle dolu, ambulans seslerinin çınlamadığı bu gecenin eskilerine benzediğini fark etti. Bu gece vebadan kurtulmuş bir geceydi. Soğuğun, ışıklar ve kalabalığın kovduğu hastalık kentin karanlık kuytularından çıkarak, son darbesini Tarrou'nun hareketsiz bedenine indirmek üzere bu sıcak odaya sığınmıştı sanki. Felaket artık kentin göğünü birbirine katmıyordu. Ama odanın ağır havasında usul usul ıslık çalıyordu. Saatlerdir Rieux'nün duyduğu ses, onun sesiydi, son bulmasını, vebanın yenik düşmesini beklemek gerekiyordu.
Sayfa 281Kitabı okudu
Geri125
385 öğeden 376 ile 385 arasındakiler gösteriliyor.