Veba Camus'nün okuduğum 5. kitabıydı. Eseri hem içeriği hem de içinde barındırdığı birbirinden farklı karakterle diğer kitaplarından olumlu anlamda çok farklı buldum açıkçası. Camus gerçekten takdir edilecek çok yönlü bir yazar. Her kitabında bize farklı perspektiflerden olayları değerlendirme imkânı tanıyor. Gelelim kitabın konusuna;
Kitap
“Bir hapsedilmişliği başka bir hapsedilmişlikle göstermek, gerçekte var olan herhangi bir şeyler göstermek kadar mantığa uygundur.”
Daniel Defoe
Camus’un romanının girişi için seçtiği bu alıntı kendi varoluşundaki labirentten çıkış yolu arayan insanın içinde bulunduğu haleti ruhiyeyi, tam bir nokta atışıyla şapka çıkartacak ustalıkla tasvir
Ne yazık ki kitap okumaya eskisi kadar vakit ayırmadığım bir dönemden geçtiğim için Albert Camus ile tanışma fırsatını elde edememiştim. Tanışma faslına "Veba" ile başladım.
Kitabın dilini oldukça akıcı ve sürükleyici buldum. Yazarın betimlemelerine hayran kaldım açıkçası. Kitabı okuduğum her an Oran'da yürüyen bir sakinmişim de her şeye tanık oluyormuşum gibi hissettim. Kendimde -bir zamanlar- yazan bir insan olduğum ve betimlemeyi çokça kullanıp hikayelere çok yakıştırdığım için bu yönüyle benim beğenimi kazandı. (Can Yayınları - Nedret Tanyolaç çevirisiyle okudum.)
Kitabın hikaye örgüsüne bakacak olursak ve bizim de bir salgın yaşadığımız şu dönemde; sanki salgının ilk zamanlarını değil de üzerinden çokça zaman geçmiş ve tıpkı bizim de şu an içinde bulunduğumuz dönem gibi, kanıksama dönemini okuyormuş gibi hissettim. Salgının en başındaki o korku, insanlardaki o önlem özeni, o telaş, o gelecek kaygısı bana geçmedi. Herkes sanki çok uzun zamandır vebayı yaşıyormuşcasına ve alışmış, çok sıradan bir olayı okuyor gibi hissettim. Spoiler: (Küçük çocuğun ölüm sahnesinden bile etkilenemedim.)
Kitabın sonlarına doğru duygusal olarak beni de yakaladı. Doktor Rieux ve Tarrou'nun terasta yaptığı konuşma ve denize gittikleri andan itibaren insanların o yorgunluğunu, bıkkınlığını ve aradıkları bir tutam insanlığı buram buram hissettim. O dakikadan sonra kitap benim için çok başka bir boyut aldı. Çünkü tam olarak şu an ki ruh halimi bu kadar iyi anlatan başka ne okuyabilirdim diye düşündürdü.
Sonuç olarak; veba içimizde, veba her yerde. Belki bir hastalık, belki de bir fikir hastalığı olarak...
VebaAlbert Camus · Can Yayınları · 202020bin okunma
Veba Kitap Eleştirisi
Covid 19 Salgını’nın tüm dünyayı etkisi altına aldığı bu dönemde, Veba kitabını tamda şimdi okuma vakti diyerek elime aldım.
Fransız yazar Albert Camus’e Nobel Edebiyat Ödülünü kazandıran kitap, 1947 yılında basılmıştır. Roman 194… yıllarda Cezayir’in bir Akdeniz şehri olan Oran’da geçmektedir. Roman biz okuyuculara Doktor
Albert Camus bu günleri görmüş ve yazmış gibi. Adından anlaşıldığı gibi salgın hastağı anlatan bir kitap, hastalığın ve salgının her yerde olduğu gibi, nereden geldiği belli olmayan bir salgın, kapanan bir şehir, karantinaya alınan insanlar, önüne geçilmeyen ölümcül bir virüs.
Bugün dünyanın her yerinde milyonlarca insanın canını alan "Korona virüsü Covit-19)"
Gibi bir salgın.
Bir anda Oran şehrinde ortaya çıkan veba salgın farelerin ölümleri ile başlar, ve insalar bulaşması hiçte zor olmaz. Kitabımızı kahramanı Doktor Rieux'ün evinin önünde ölü bir fare görmesi ile başlar. Öncesi umursamasa da her geçen gün artan ölü fareler, ve insanlarda görülen veba'nın etkileriyle birlikte, gelecek günler bütün şehri korkunç bir kaosa sürükler. Önüne geçilmeyen bir salgın, ve sevdiklerinin gözün önünde ölmesi. Ve Doktor Rieux'ün çaresiz kalması.
Veba ile nasıl başa çıkılacak? Bireyciliği bir yana bırakıp dayanışma göstererek.
Beni en çok etkileyen bölüm ise Oran şehri karantinaya alındıktan sonra okuduklarım oldu, ölüm ve salgın karşısında nasıl da çaresiz kalıyor insanoğlu.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim kitabı okurken
Fareler sevimli başbelası yaratıklar, günün birinde, pusuda bekledikleri izbe yeraltı dünyalarından Oran şehrine "Kara ölümü" getiriyorlar.
Albert Camus, Veba'da, salgının toplumsal etkilerine, toplum hayatını nasıl değiştirdiğine; salgın ilerledikçe kişilerin ürkekleşmeye başlamasına, umut etmekten çekinen bir tavır
Yabancı romanıyla özdeşleşir. Ancak yazarın en önemli eseri aslında "Veba" kabul edilir. Keskin bir gözlemle, net bir bilinçle Veba, yalnızca çağımızın değil, tüm insanlığın karakteristik ortak bir sorununa değinir. Yaşananların yazgıya dönüşmesine.
Veba, varoluşçuluk ve absürdizmle tanıdığımız yazar Camus’ün 1947’de yazmış olduğu bir roman.
Kitapta Cezayir’in Oran kentindeyiz, bir gün modern dünyanın tüm alışagelmiş normal, tekdüze hatta sıkıcı günlerinden birinde apartmandan çıkarken ölmekte olan bir fare görmemizle başlıyor her şey. Ve sonrasında giderek şehirde artan bir fare