"Ölüm,insana, gözünün akının siyahına olan yakınlığından daha yakındır."
"Dünya bir cenabetin elinden bir cenabetin eline geçen hamam tasıdır."
Günler gelip geçmekteler
Kuşlar gibi uçmaktalar...
İçimde adlandıramadığım bir telaş, çok hacimli uçsuz bucaksız bir tedirgin olmuşluk var.
Bizim yitirdiğimiz sahabe ahlakıdır. Ensar ve muhacirin edebidir.
Herkes âlem-i Kübrâ'dır. Herkesin ulvî veya süflî bir memuriyeti vardır. Herkes uluhiyetten ve ubudiyyetten nasibdardır. Sır ubudiyettedir. İnancımız Allah'ın kulu ve Resulü'nedir. Herkesin sırati müstakimi ayrıdır.
Gönlüm gökle toprak arasındadır
Bir orada, bir orada.
Bazen ikisi arasında.
Abdestsiz gezme. Temiz, Tahir ol. Zikirli ol. Besmeleli ol. O zaman topun, tüfeğin, atom bomban olur. Güçlü olursun.
BMM 2 Mayıs'ta, Bekir Sami'yi hariciye vekilliğine seçti. Onunla birlikte, Ankara ile Moskova arasında ilk ciddi, doğrudan diplomatik temas da başladı. Bekir Sami, 11 Mayıs 1920'de Rus başkentine doğru yola çıkarak, 19 Temmuz'da Moskova'ya vardı. Ruslarla görüşmeler 24 Temmuz'da başladı ve 28 Temmuz'da Politbüro, büyük bir adım atarak, Ankara hükümetine askeri levazım ve altın göndermeye razı oldu. İsmet 14 Ağustos'ta, cephe kumandanlarına Rusya'yla mevcut görüşmelerin bir ittifak değil, dostluk paktı olduğunu açıkladı. Ankara, mali ve malzeme yardımının yanı sıra Sovyetler tarafından diplomatik tanıma istediği halde, Ruslar bir ittifaka yanaşmamıştı. Bir anlaşma taslağı on gün sonra paraf edildi. Taslakta, Sovyetler BMM'yi Türkiye'nin tek hükümeti olarak tanıyor ve iki ülke arasındaki müstakbel ilişkilerin eşitler arası olacağını kabul ediyordu. Çiçerin, Van ve Bitlis vilayetlerini kısmen ilhak edecek küçük Ermenistan devleti meselesini ortaya atmaya devam ettiği için, bu antlaşmadan bir sonuç çıkmadı. Her ne kadar Mustafa Kemal bu Müslüman toprakların kaybını göze almayacak olsa da, Bekir Sami, Ermenistan üzerine anlaşmazlığa karşın Sovyetler Birliği'nin mali ve askeri yardım vereceği güvencesini elde etmişti Sovyet sevkiyatı Eylül 1920'de Trabzon ve Erzurum'a gelmeye başladı.
Sayfa 151 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
İ. Fethi Gemuhluoğlu'nun Ardından:
Fethi ağabey derdin ki, "Oku emri herkes içindir ama yaz emri herkes için değil, ben onun için yazmıyorum." derdin ve bu tarafını konuşmalarınla telafi ederdin.
Sayfa 351 - İz Yayıncılık
-Fethi Gemuhluoğlu İçin Söylenenler-
Gemuhluoğlu, üstat Necip Fazıl Kısakürek'in tabiri ile, ön hatta çıkmayan fakat bu safın her mücahit kişisine fikir suyu taşıyan bir saka idi.
Sayfa 322 - İz Yayıncılık
Nihal Atsız, Dörtlük
Beşeriyyet denilen ferdlerde
Var mıdır olmayan ahmak ve alık?
Bu cihan sanki salaş bir sahne
Ve piyes: Maskaralık, maskaralık...
8.12.1954
(Gerçek Olan Aşktır, 2000)
Sayfa 516 - İz Yayıncılık
Özdemir Asaf, Fethi'ye:
Nerede çıplak ayaklarının izi?
Son çırpınışın, feryâdın aksi nerde?
Nasıl aramalı denizi?...
Denizin üstünde
Bir gümüş servi mehtâb;
Gönlüm bülbül dalında,
Perişan, bitâb...
Zifiri karanlıkta bir sandal,
Sandalcı dev,
Yedekçi çocuk bir dal...
Yıldızlar uçurtmaların;
Denize akseden ışıklar,
Yalınayak, pırpırı
Ömrün boyunca atdığın oltaların!
Şaşkın bakıyorum etrafa,
Ruhunu bu gece
Denizde geldim tavafa
1950
(Gerçek Olan Aşktır, 2000)
Sayfa 214 - İz Yayıncılık
Vakit de mahluktur. Bu gerçeği unutmayınız. Vaktin de bir eceli vardır. Uyku gaflettir. Uykuyu azaltırsanız zamanınız çoğalır.
Sayfa 207 - İz Yayıncılık