Bence manevî yoksunluklar, bütün maddi azaplardan çok daha ağırdır.
İnsanın ait olmadığı bir çevrede yaşanmasından feci bir şey olamaz.
Sayfa 317 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gerçekten, hayal kuran mahpusların çoğu kederli, somurtkan, hasta gibiydiler. Çoğu sessiz, içlerinde nefret derecesine varmış bir husumet besleyen, umutlarını açığa vurmaktan hoşlanmayan adamlardı. Saflık, samimilik küçümsenirdi. Umutların gerçekleşmesi ne kadar imkazsızsa, hayalci de bu imkansızlığı ne kadar fazla hissederse, o ölçüde inatla, safça bu hayallere dalar, bunlardan bir türlü vazgeçemezdi.
“Mademki sürgün damgasını yemişsin, artık her türlü ahlaksızlığı yapabilirsin; artık ayıp falan kalmamıştır.”
“İşte yolculuğumun sonu: Sürgündeyim! Burada, bir köşecikte daha yıllarca kalmak zorundayım; hem de hiç istemediğim, hastalıklı duygular içinde… Ama kim bilir? Yıllar sonra bu köşeden ayrılırken belki de burayı arayacağım!..”
Bir amaç ve içinde bu amaca ulaşma isteği olmadan hiç kimse yaşayamaz. Amacını, umudunu kaybedenler de çoğu kez korkunç birer canavar kesilirler…
Sayfa 314Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.