Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Özalp

Ayşe Özalp
@draysek
Güzel sevmek gerek azizim, güzel sevmek... Insana rast gelesin... Düştüysek kalkarız, daha ölmedik ya...
Acıma bu, bu kadar canavarca bir duygunun erdem sayılabilmesi için bu dünya da müthiş bir terslik olması gerektiğini düşündü...
Reklam
Bazen sorunun cevabı yıllar önce verilmiştir... 1943
Dünyada mutluluk olamaz diyen insanları düşünüyordum. Yaşamakta bir neşe bulabilmek için nasıl çabalıyorlar. Bak ne mücadeleler veriyorlar. Bir canlı yaratık neden acıyla yaşasın. Bir insanın kendi sevinci dışında herhangi bir amaç için yaşaması kim, ne hakla isteyebilir? Her insan onun peşindedir. Vücudunun her zerresi onu ister. Fakat hiç bulamıyorlar işte. Acaba neden? Sızlanıyorlar, hayatta bir anlam bulamadıklarından yakınıyorlar... Daha yüksek bir amaç, evrensel bir amaç arayanlar, ne için yaşayacaklarını bilemeyenler 'kendimizi bulmalıyız ' diye inleyip duranlar... Hayatın anlamı "dünyanın sana sunduğu malzeme ve senin ondan yapabileceklerin..."
Dünyanın başlangıcından beri birbiriyle boğuşmuş iki güç... ve her din farkındaydı bu güçlerin. Her zaman bir Tanrı, bir de şeytan vardı. İnsanlar şeytanın biçimi konusunda yanılmışlardı o kadar. Tek başına, iri yarı birşey değildi şeytan. Kalabalıktı, sümüklüydü, ufacıktı...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir insanın başkasına yapabileceği en kötü şeyin özsaygısını yok etmek olduğunu söylerler. Bu doğru değil. Özsaygı yok edilebilecek bir şey değildir. Yapılabilecek en kötü şey yalandan özsaygısını yok etmektir...
Bu öyle bir savaştı ki Roark bu savaşta "hiçbir şeye" karşı mücadele veriyor, savaşmak üzere ileri itiliyor, başka çare bulamadığı için savaşmak zorunda kalıyor ama karşısında düşman da göremiyordu...
Reklam
Sanmak, içinde umutlar, düşler ve heyecanlar vaat eden çok boyutlu bir kavramken, olmak gerçeğin sert, kalın, köşeli ve katı üç boyutunu taşır yalnızca... Ne mutludur o, oluşlarının içine sanıslşlarını da katmayı başaran insanlara...
En korkuncu bu...
En acıtıcı yara, asıl yanılanın insanın kendisi olduğunu anlamasıdır. İzi hiç silinmeyen tek yara, kendine ihanet eden bilinç tarafından kanatılmıştır. En güç affedilen hata, insanın kendisine ait olanlardır aslında...
Çok mu haksızlık ediyoruz acaba?
Hangi kadın düştüğü kuyudan kendine rağmen çıkaracak bir savaşçı hayal etmez? Hele bu savaşçının aynı yastığa baş koyduğu kişi olması hangi kadının düşü değildir?
Gerçekten arayan biri, gerçekten bulmak isteyen biri, hiçbir öğretiyi benimseyemezdi. Ama aradığını bulan da hangi öğreti olursa olsun hiçbirinden onayını esirgeyemezdi.
Herkesin yolu kendine has...
Acayip bir yol, dönemeçler çizerek ilerliyor, belki de bir çember çiziyor. Nasıl ilerlerse ilerlesin, izleyeceğim bu yolu...
Reklam
Bazen bırakmak, asılmaktan veya kedini savunmaktan çok daha güçlü bir davranıştır...
Orta yaş ovası...
Gençliğin sona erdiği ve orta yaş ovasının bütün bereketiyle başladığı, belirli bir an var bence. Insan farkında olmadan bir eşiği geçiveriyor ve gençliğin titrek kuşu uçup gidiyor tenden. Farkına varmak zaman istiyor ama. Belirsizlik de işte bundan doğuyor. Uyanmak için omzumuzu dürtecek hoyrat bir muavine, artık ovada olduğumuzu gösterecek bir levhaya ihtiyaç duyuyoruz. Anlama biçimlerimiz değişik. Levhalar da değişik zaten...
Tüm yaşamınızı, kendinizinkini yaşamaktansa bir başka yaşamın hayalini kurarak geçirmeniz mümkündür...
Çok meşgulüm çok...:)
Programı en yoğun olan kişilere büyük saygı duyuyoruz. Ne kadar meşgulsen insan olarak statün de o kadar yüksektir. Bu fenomenden muzdarip olanlarımız bu "yapılacaklar" furyasına kendilerini öylesine kaptırmış durumda ki sırf iç dünyamıza bakıp aslında hiç de önemli olmadığımızı fark etmemek için kendimizi hasta edene kadar çalışıyoruz.
Yaşam bir sanattır. Ve insanoğlu yaşamının hem sanatçısı hem de enstrümanıdır.
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.