Normal nedir? Normal olmak nedir? Normal, olması gerekendir. Normal olmak ta, olması gerektiği gibi olmaktır.
Hayatın akışı devam ederken, bazı felaketlerin meydana gelmesi mümkündür, ama normal değildir. Çünkü olağandışı gelişmiştir.
Gözümüzü hayata açtığımızdan beri her şey normal seyrinde devam etmektedir, bu çoğu insan için ve çoğu hayatlar
Beynin gıdası bilgidir. Beyin bilgiyle beslenir, onunla düşünür, sentez yapar, yeni şeyler bulmaya çalışır. Bilgi bilgiyi getirir ve basamak basamak daha iyi bir seviyeye yükselmemizi sağlar.
Düşünmek te bilgiyle olur, düşündüğünüz şeyler bildiklerinizden oluşur. Bu güne kadar ne öğrendiyseniz, ne gördüyseniz, ne duyduysanız onlarla düşünürsünüz.
Kendinize hiç şu soruları sordunuz mu? Ben neden bu dönemde yaşıyorum. Neden başka bir yüzyılda değil de, bu yüzyılda yaşıyorum. Neden başka bir ülkede doğmadım, neden başka bir ailede doğmadım, neden ırkım, rengim, dilim, cinsiyetim bu şekilde? Neden doğdum ve neden yaşamak zorundayım?
Bize bir yaşam sunuldu. Doğacağımız tarih, yaşayacağımız
Bütün insanların temel ihtiyaçları aynıdır. İnsan olarak yaşamanın gerektirdiği en temel fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik ihtiyaçlar vardır. Bunlar sağlanamazsa insanca yaşamaktan bahsedemeyiz. Bir şeylerin eksikliği, hayatın diğer yönlerini de etkiler.
İnsanın fizyolojik ihtiyaçlarını beslenme, uyuma, evlenme, barınma, sağlıklı olma olarak
Yeryüzü insanlara yetmiyor mu? İnsanlık var olduğundan beri, her dönemde bir takım insanlar daha fazla üstünlük ve zenginlik peşinde koşmaktadır. Hatta bunu sağlamak için diğer insanların haklarını bile gasb etmektedir. Yeryüzü sürekli insanların savaşlarına şahit olmuştur. Bu savaşlardan çok az bir kısmı din uğruna yapılmışken, büyük çoğunluğu
Yok olmak, hiç yaşamamış olmak ister miydiniz? Öldükten sonra toprak olmayı kabul eder miydiniz? Bunca yaşadığınız şeylerinizin, bütün bilgi ve birikimlerinizin, yaptığınız iyiliklerin veya kötülüklerin, sevdalarınızın, sevgilerinizin ve bütün güzelliğinizin öldükten sonra anlamsız bir hiç olmasını ister miydiniz? Belki dünyada eserler
Bir tabloya uzaktan bakınca tablonun tamamını bir bütün olarak gördüğümüz için, tablonun güzelliğine hayran kalırız. Tabloya iyice yaklaşıp ufak ayrıntılara yakından baktığımızda, bu ayrıntılar bize anlamsız, saçma veya çirkin gelebilir. Çünkü bütünlükten kaybolup ayrıntılara kapılmışızdır. Tablodan uzaklaşıp tekrar baktığımızda aslında tablonun
İnsan neden kısıtlı özelliklere sahip olarak yaratılmıştır ki? Kuşlar gibi uçamıyor, balıklar gibi yüzemiyor, zamanı geri veya ileri saramıyor, aynı anda birden fazla yerde olamıyor, görünmez olamıyor, uykusuz duramıyor, aç veya susuz yaşayamıyor, görünmezleri göremiyor ve duyulmazları duyamıyor.
İnsan bu kadar sınırlı yaratılmış olmasına rağmen,
Neden yaşıyorsunuz? Yaptığınız her şeyi ne için yapıyorsunuz? Bütün çabanızı sergilemenize sebep olan şey nedir? Anlamlandırmaya çalıştığınızda bir anlam verebiliyor musunuz içinizdeki sizi çabalamaya sevkeden dürtülerinize veya hedeflerinize? Belli bir şey var mı yoksa sadece yaşıyor musunuz? Hiç sorguladınız mı kendinizi, benim bütün hayatımı
Hayat önünüze dönem dönem büyük fırsatlar sunar. Fırsatlar ayağınıza kadar geldiği ve kendini ben bir fırsatım diye apaçık tanıttığı için siz onu ucuz bir olay gibi değerlendirip kendinizi ağırdan satarsınız o fırsata karşı, ya da fırsatı tamamen geri tepersiniz kendi ellerinizle. Neden? Çünkü geleceği kimse net bir şekilde göremez, hangi fırsatın
Yeryüzüne ayak basan her insan aynı sebeple yaratılmıştır. Hepsi de bir sınava tabi tutulmak için doğmuş, yaşam mücadelesi vermiş ve sonunda ölmüştür. Bu geçmişte de böyle oldu, şimdi de böyle, gelecekte de böyle olacaktır. Ancak herkesin dönemi, sınav süresi ve ortamı farklıdır.
İnsanlar bir zincirin halkaları gibi peş peşe ve birbirine çeşitli
Birileri bizim yerimize çalışıyor, biz tüketiyoruz ve en acımasız eleştiriler yapıyoruz. İlk çıkan telefonları hatırlıyor musunuz, o zamandan beri neler değişti neler. Bilim ve teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki, biz o hızı takip etmekte zorlanırken, birileri bunu bizzat icat edip, geliştirip bize sunuyor.
Bütün toplumlarda hep birileri çaba
Bugün git yarın gel. Belki de günümüze kadar vatandaşların devlet dairelerinde en çok duyduğu cümledir. Belki keyfi, belki de zaruri sebeplerden dolayı sarfedilen bir cümledir. Ama köyündeki işini bırakıp, zar zor şehre gelen, çekine çekine bir devlet dairesinde işini halletmek için başvuran ve sıra tam kendisine geldiğinde bu cümleyi duyan bir