Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
❛❛ DEPRESYONDAYIM, NE YAPMALIYIM?
⁠●⁠ Herkes hayatında zaman zaman derecesi farklı da olsa depresyona girebilir. Sizin içinde bulunduğunuz durum belki biraz daha ağırdır, ama depresyon sadece size özgü bir durum değil. Onun için kendinizi suçlamayın, farklı görmeyin ve kendinize aşırı yüklenmeyin. Milyonlarca insan nasıl sorunlarıyla baş ediyor, çözüm yolları buluyor, sabır
Dünya hayatı göz açıp kapayıncaya kadar bitecek bir imtihandır Ne mutlu geçici bu tiyatroya aldanmayıp kendini Allah'a teslim edenlere
Reklam
Akıl, İslam ve imanın emrinde olursa en büyük ni­met, nefsin ve şeytanın elinde olursa en büyük felaket olur. Dünya hayatı, çok mühim bir imtihandır. Mümin­ler için esas olan ahirete imandır. Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. - Necmettin Erbakan
Sade Yaşamak
HAYATI SADE YAŞAMAK İslam dinine göre dünya hayatı ahiret hayatının kazanıldığı yerdir. Bu dünyada insanın istifadesine sunulmuş pek çok nimet vardır. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim’de dünya nimetleri üzerinde çokça durulmuştur. Bunlar bir yönüyle imkân iken aynı zamanda bir imtihandır. Peygamberler tarihine bir göz attığımızda hemen hemen bütün peygamberlerin, dünya ve nimetleriyle olan ilişkilerini ihmal etmeyip sürdürdüğünü ve hayatın içerisinde olduklarını görürüz. Hz. Peygamber (sas), her hususta olduğu gibi, sade hayatı ve dünyaya bakış konusunda da bize en güzel örnekleri sunmuştur. Hz. Peygamber giyim kuşam ve yaşantıda abartıyı hoş görmemiştir. Her zaman gösterişten uzaklık ve sadeliğin tercih edilmesini istemiştir. Bu yönüyle Resûlullah’ın (sas) sade hayatının şekillenmesinde sosyal ve ekonomik hayatın içinde bulunmanın, çalışıp kazanmanın ve insanlara infak etmenin önemli bir yeri vardır. Hayatı sade yaşamanın gayesi, insanlara ihtiyaç sahibi olduğu izlenimi vermek veya malını harcamayıp biriktirmek değil tevazu, zühd ile nefsini gurur, kibir gibi olumsuzluklardan uzaklaştırmaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı
İnsan düşünceleri ile var olur. Hayatı da düşünceleri doğrultusunda devam eder! Zihinden geçen düşünceler çoğu zaman insanı yorar, gün olur başta kendine yetmediğini ve hiçbir şeye yetişemediğini düşünür insan. Ama tam o esnada unutulan bir şey vardır "Hiçbir şeyin hiçbir şeye yetmediği yerde Allah her şeye yeter." Yeter ki vazgeçmeden doğruluğuna emin olduğu yolda dostdoğru yürümeye devam etsin insan! "Dünya garip bir handır, sabret her şey imtihandır." Çekilen zahmet günü geldiğinde rahmet olarak dönecektir muhakkak! Çünkü her yaradan haberdardır yaradan. Furkan suresi 20. Ayette ".. Biz kiminizi kiminiz için imtihan vesilesi yaptık ki bakalım sabredecek misiniz..!" denilmekte. Dua etmekten vazgeçmemeli insan, Allah şüphesiz her seslenişi duyuyor. Dua varsa duyan da var. Allah Semi'dir, her şeyi duyan ve işitendir. Göğsünün daraldığını biliyoruz (Hicir 97. Ayet) Rabbin için sabret.. (müdessir 7. Ayet) Allah sabredenleri müjdeleyeceğini belirtmektedir. Müjdelenenlerden olabilmek duası ile... ~Dilara
Vazgeçme
Düşe kalka yürümeyi uygun görmüş kader. Pürüzsüz bir yol değil yolumuz. Engebesi de bol, virajı da. Bir dağ yolu misali bizimkisi. Bazen kıvrıla kıvrıla, bazen yalpalaya yalpalaya. Bir yanımız uçurum, bir yanımız heyelan. Bizim sabit makamlarımız yok. Melekler gibi ne terakki ne tedenniye uğramayanlardan değiliz. Çetin bir yolun yolcusuyuz. Müşkül
Reklam
BİRKAÇ SAATE YAZILDI
Beklemek bilmem kaçıncı sayfada, Bakınmak giden gelen yolların satırlarında. Akılda hep söylene gelen düşünceler, Vakti sıkıyor sanki, Yaş geldikçe. Birkaç yaşlı ve biraz genç, Göz göze binlerce analizler.
Kâinat Ağacının En Son ve Cemiyetli Meyvesi "İnsan"
Küçük bir kâinat şu insanoğlu Ne varsa âlemde o var âdemde Katreden ummana, arşı âlâya Ne varsa âlemde o var âdemde -Uğur Işılak "İnsan" lafzı, "Alışmak, uyum sağlamak" mânâsına gelen üns kelimesinden türemiştir. İnsanoğlu doğduğu andan itibaren gelişim ve değişim içerisindedir. Zaman içerisine yayılan bu gelişmeler, arzu ve
وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُص۪يبَنَّ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَٓاصَّةً Yani: "Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar." Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dâr-ı teklif ve mücahededir. İmtihan ve teklif iktiza ederler ki, hakikatlar perdeli kalıp, tâ müsabaka ve mücahede ile Ebubekirler a'lâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebucehiller esfel-i safilîne girsinler. Eğer masumlar böyle musibetlerde sağlam kalsaydılar, Ebucehiller aynen Ebubekirler gibi teslim olup, mücahede ile manevî terakki kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı. Madem mazlum, zalim ile beraber musibete düşmek, hikmet-i İlahîce lâzım geliyor. Acaba o bîçare mazlumların rahmet ve adaletten hisseleri nedir? Bu suale karşı cevaben denildi ki: O musibetteki gazab ve hiddet içinde onlara bir rahmet cilvesi var. Çünki o masumların fâni malları, onların hakkında sadaka olup, bâki bir mal hükmüne geçtiği gibi, fâni hayatları dahi bir bâki hayatı kazandıracak derecede bir nevi şehadet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve daimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında ayn-ı gazab içinde bir rahmettir. Sözler - 172
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.