Okurken vay canına dediğim nadir kitaplardandır :)
Kitap gerçek hayat ve rüyalar arasında sandığımızdan daha güçlü bağlar olduğunu anlatıyor ve yaşamında aslında bir rüya olduğunu söylüyor.
Rüyaların aslında basit hayaller olmadığını tamamen gerçek hayattan olup gerçek hayata etki edebildiğini anlatıyor..
Yazar olaydan olaya atlarken temelde yüzyıllardır insanların kendilerine sorduğu 'ben kimim' sorusunu vurguluyor..
İnsanın düşünce gücüne de değinen yazar herşeyin kendine inanmada bittiğini savunuyor ki bencede haklı :)
Ve kitabı okurken oldukça şaşırtıcı düşüncelere denk gelebilirsiniz, bunun garantisini verebilirim :)
'Düşünüyorum o halde varsın' bunlardan biri sadece :)
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
İlk defa İhsan Oktay Anar okudum ve yazarın üslubunu ve kitabın kurgunu beğendim.Daha ilk sayfalarda yazarın ustalığı belli oluyordu.
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM:
1.Herşeyden önce bu kitap tarihi bir roman değil,bana göre fantastik bir roman.Bu konuda itirazlar gelebilir ama dikkatle okunursa yazarın kendisi diyor romanında,bu bir düştü,sen
SOSYOLOJİ’YE GİRİŞ
Bu Ülke- Cemil Meriç
Devlet - Platon
Eric Voegelin İnsanlık draması - Bengül Güngörmez
Siyaset Bilimi- Atilla Yayla
Gorgias- Platon
Sosyoloji- Anthony Giddens
Öküzün A'sı-Barry Sanders
Sosyolojik Düşünmek-Zygmunt Baumann
Yasakoyucular ve Yorumcular-Zygmunt Baumann
Akışkan Aşk- Zygmunt Bauman
Minervanın
Türkiye'de pozitivist, ezberci, yetenek öğüten sömürgeci bir eğitim sistemi var. Oysa bütün toplumlar, kendi medeniyet dinamikleri çerçevesinde eğitim sistemlerini kurarlar.
Türkiye'de yaşadığımız medeniyet değiştirme serüveni, bizim medeniyet iddialarımızı önce inkâr etmemizle, sonra da yok etmeye kalkışmamızla sonuçlandı.
Bunun yıkıcı
Milletçe yüzyıllar boyu yaşadığımız büyük bir entelektüel fetretin ardından belki de en büyük sanat, fikir ve aksiyon adamımız olarak yetiştirdiğimiz Üstad Necip Fazıl Kısakürek, çeşitli sebeplerle yalnızca şairliğiyle öne çıkarılmış olsa da, bir nesli yoğurmuş ve mukaddesatçı kesimin münevverleri üzerinde büyük tesire sahip olmuş, gayet mühim,
Kurgulaması iyi yapılmış düş ürünü bir olaylar zinciri içinde buluyorsunuz kendinizi, betimleyici cümleleri oldukça güçlü ve zengin olan yazar, akıcılığı istediğiniz düzeyde bulamasanız bile, sizi bu zincirin içinde tutuyor. Romandaki varoluşsal noktalara değinilen bazı felsefik yaklaşımlar, ara ara sizi olayın dışına çekip, sizi, bambaşka düşünce pencerelerinin hisse senedi sahibi yapıyor. Bir çorba kaşığı 'acaba' ve göz kararı 'nasıl' ile pişme noktasına kadar 'neden' ateşinde ısıtılırsınız. Sevgiler..