Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
5/10 puan verdi
Bitimine 70 sayfa kala kitabı okumayı bırakmam harika. Zamanım çok da boşa gitmedi ama okurken çok keyif de almadım. O kadar sayfayı nasıl okudum bilmiyorum, şaşkınım.
Duygulara Sadakat
Duygulara SadakatRobert C. Solomon · Nika Yayınevi · 201627 okunma
Düşünceler her ne olurlarsa olsunlar duyguyu gammazlayan semptomlardırlar.
Reklam
Ortak dilimiz oldukça doğal bir şekilde paylaşılan deneyimlere, dünyadaki nesne ve durumlara göre düzenlenmişken, "içsel deneyim" dilimiz kuşkusuz düpedüz ham ve gelişmemiş.
duyguculuğun daha az kaba savunucusu Charles L. Stevenson'du. O da etiğin bir "tutum" meselesinden başka bir şey olmadığını ve duygular gibi tutumların da dünya hakkında değil sadece özneler hakkında bir şeyler anlattığını düşünüyordu. Böylelikle de ''bu iyidir" demenin "bunu onaylıyorum ve şöyle yapmak istiyorum" anlamına geldiğini söylüyordu.
Sayfa 205 - "Etiğin duygu ifadelerini içerdiği gerçeği etiğin önemini azaltmaz, daha ziyade duyguların önemini artırır."Kitabı yarım bıraktı
Kıskançlıkta ön planda olan (hasette olduğu gibi) şeyin kendisi değil, daha ziyade o hakkın/iddianın kendisidir. Dolayısıyla istenmeyen bir şey hakkındaki kıskançlığa dair bilindik fenomen sadece yetkinin ya da statünün korunması içindir.
Kıskançlık kaybetme korkusu ile ilgilidir. .... kaybetmenin henüz kendisi değil, kaybetme korkusudur.
Reklam
Hasedin tipik nesnesi genellikle değiştirilemeyecek olan, insana ait bir yan, örneğin doğumdan gelen haklar, dış görünüş, meziyet, yetenek ve becerilerdir. Bu hasedi umutsuz kılan taraftır.
Haset, hiçbir meziyet, o hakkın verilmesi için hiçbir akli sebep ve onu elde etmek için hiçbir umut olmaksızın talepkardır. .... haset eden kimse kendine olan özsaygısının ciddi şekilde azalmasını deneyimler ve zaten hasedin kendi kendini yenilgiye uğratan (self-defeating) bir duygu olmasının da nedeni budur.
kötülük, insanları incitmek ve onları daha mutsuz kılmak için dolaplar çevirmeye, planlar yapmaya gereksinim duymaz. Eylemlerinin zararlı ve hatta feci sonuçlarını görmeye karşı bir isteksizlikten veya aldırmazlıktan, bencilce kayıtsızlıktan daha fazlasını gerektirmez.
sorumluğu üstlenmek sorumlu olmaktan ayrı tutulmalı. Kişinin sorumlu olduğunun hiçbir şekilde gösterilemeyeceği bir durumda kişi sorumluluğu üstlenebilir.
Reklam
Vicdan azabı pişmanlığa ve mahcubiyete benzemeksizin hata ve sorumlulukla tıka basa dolu değildir sadece; suçluluk duymaya benzer şekilde kendini cezalandırmanın bir biçimidir de. Ahlaki olarak çok külfetli bir duygudur.
pişmanlığın ciddiyeti hatanın büyüklüğü ile değil, kaybın derinliği ile ilgilidir.
aşk sadece "ikinci el" bir duygu. Gerçekten de aşk nadiren orijinal. Aşkı bayatlamış sözcüklerin yolları boyunca izleriz.
Gerçekten de aşk sadece güzel ve muhteşem olan tek bir kişinin bize kendini açması değildir. Filozofların ve düzinelerce aşk şarkısının fazlasıyla açık kıldığı gibi, "senin yaşadığın sokaktan" kozmosun uzak mesafelerine dünya bir bütün olarak kendini açar."
Korku der, Sartre, çok belli bir tehlikenin tanınmasıdır; örneğin kişinin üzerinde yürümeye çalıştığı çıkıntılı bir yükseklikten düşme korkusu. Tam tersine anksiyete, kişinin kendi özgürlüğünden, yani kişinin kendi yapabileceklerinden; kişinin kendi iradesiyle o çıkıntıdan ölçüsüzce atlamaktan korkmasıdır. Burada çarpıcı bir farklılık var; ancak bu duygu durumu ile duygu arasındaki farklılık değil. Bu, dünyadaki tehlikelere dönük korku (kişinin kendi zayıf denge duygusunu ya da izlediği yola güvensizliğini kapsayan) ile kişinin kendi seçimlerine yöneltilmiş anksiyetesi arasındaki farklılık. İnsanın seçimlerinin önemi ve yayılımı üzerine geniş vurgu yapan Sartre varoluşçuluğunda ağırlıklı rol oynayan bir ayrım bu.
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.