Bu öykü, günün birinde acıyı keşfeden bir çocuğun öyküsü...
Acının, gerçek acının ne olduğunu iliklerine kadar öğrenmiş bir çocuğun... Ve yazar kendi hayat hikayesini yazmış aslında bunu çok net görüyorsunuz kitapta.
5 yaşında ve oldukça minik bir çocuk olan Zeze okumayı tek başına öğrenebilecek kadar zeki, hiç yerinde duramayıp birbirinden tehlikeli yaramazlıklar yapacak kadar da afacan.İçinden şarkı söyleyebilme yeteneğine sahip Zeze, sizin var mı böyle bir yeteneğiniz mesela çok güzel soruları da var onun ("Çocuklar da çalışmadan para aldıklarına göre onlar da emekli, midir?") ama dinlemek, cevaplamak isteyeni var mı? Çok cesur, çok merhametli ve çok da duygusal aslında.
Çok yoksul ve kalabalık bir ailenin ferdi Zeze. Sürekli fiziksel ve sözlü şiddete maruz kalıyor öyle ki günlerce sokağa çıkamayacak hale geliyor ama yine de bütün bunlar için kendini suclayabiliyor. Hayalleri onu ayakta tutan 3. Şey diğer ikisi her derdini ve yaşadıklarını paylaştığı şeker portakalı ve Portuga'sı.
Çok kısa bir romandı devamı da varmış ama şu aşamada hazır değilim sanırım. Kalbimden bir parçayı bıraktım ona. Tüm yaşadığım travmalara rağmen iyi ki okudum 🩷
Ve Zeze son sözüm sana: " Seninle sohbet etmek, yolculuk etmek o kadar güzeldi ki hiç durmadan sekiz yüz elli iki bin kilometre boyunca sohbet muhabbet edebilirdim seninle.