Önleyemeyeceğimizi düşündüğümüz kötülüğe karşı hissizlik geliştiriyoruz. Yaşadığımız çağı bu yüzden "duygusal taşlaşma çağı" olarak adlandırıyorum ya da Haneke'nin deyimiyle "buzlaşma çağı". Görmezden gelemeyeceğimiz kadar büyük kötülüklere karşı da konforumuzu bozmayan tepkiler veriyoruz. Ne yapıyoruz? İmza atıyoruz, bir tuşa basarak üstelik, imzala kısmı tıkla yeter. Pansuman sorumluluklar bunlar. Öte yandan insanlık 20. yüzyıl boyunca öyle çok acı gördü ki, çok yoruldu. Merhamet yorgunluğu dediğim şey bu. İnsanın insana yaptıkları karşısında utanmaktan yorulduk, merhamet hislerimiz dumura uğradı. Bugün dünyanın pek çok yerinde sayısız insanlık suçu işleniyor, hepsinden az çok haberdarız üstelik ama insanlığın bir bölümü merhamet yorgunluğundan bitap düşmüş, ancak kolunu kıpırdatarak bir imza atabiliyor, bir bölümü de soğuk, zalim çıkarcı bir akılla yeni Ortadoğu dengesi üzerine, bu dengenin ilerideki getirileri üzerine kafa yoruyor.