Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

ebrar

ebrar
@ebrar_duman
338 okur puanı
Haziran 2022 tarihinde katıldı
Evren verdiğini aldığın enerji kümesidir. Şiddetini ise bozduğun dengenin tepkisi belirler. Bunu teolojik veya materyalist bir perspektifle ele almak bireyin arkhesidir.
Reklam
Sessiz çığlıklar arasında boğuluyorum. Nasıl bir çaresizlik bu böyle? İnsanın hissedemediği acılarının çığlıkları arasında boğulurken önceden geçmesi için Tanrı'ya yalvartan, sonrasında ise geçmemesi için Tanrı'nın önünde diz çöktüren acılarını bile kaybedişi nasıl bir çaresizlik. Acılarımın beni terk etmemesini umuyorum. Hissedebildiğim tek şey yüreğimi sızlatıp göğsümü dağlayan acımken şimdi acımı bile kaybediyor oluşumun çaresizliği ile yanan bir evin içinde, alevlerin arasında kalmış ve adım atmaya dahi takâtim yokmuş gibi. Alevler yaklaşarak bedenimi çevreliyor ancak öyle çaresiz ki tüm acılarımın son bulacağını bilme bilincindeyken bedenimin alevler arasında kaldığında canımın nedenli yanacağının farkındalığıyla avutuyorum kendimi. Tanrı'm nasıl bir ceza bu, acılarıma bile layık görülmeyecek kadar.. Acılarına tutunmuş aciz bir insanım ben. Eğer onları da kaybedersem elimde ne kalır, neye tutunurum ben. Herkesin benden çalındığını düşündüğü kanatlarım gibi, yüzümde solan gülüşüm gibi, içimde ölen umudum ve akıtmaya daha doyamadığım gözyaşlarım, kaybettiğim inci tanelerim gibi onların da benden alınmasına izin verme çünkü o zaman düşüncelerimle yalnız kalacağım. Ben daha küçük bir çocuğum. Zihnimin ölüm arzusuyla doldurarak sürgün ettiği düşüncelerle savaşamam. Lütfen acılarımı da alma elimden.
Yaşamın sana öğrettikleri mi, öğretemedikleri miydi içindeki boşluğu oluşturan? Hiçbir boşluk bu kadar ağır basmamıştı. Sanırım susmalar dolduruyordu o boşlukları, noksanlığı olan duygularla. İçi sessizlikle doldurulmaya tek çare o boşluk; Zamanla insanın bastırdığı duygunun esiri olmasıyla nüanslı bir oluşumdu. Anlatamamak ve ya anlaşılamamak en yavaş ölüm olsa gerek.Bir gün ölmek için, hergün tekrar tekrar ölmek.. Çektiğin şey insanlara yetmiyor. Acılar karşılaştırılma özelliğini yitirmiyor hiçbir zaman. "Kaç hezimetten sonra bezgin olurdu ki insan? Kaç olunca çok;Kaçta kalınca azdı rakamlar? Neye göre, kime göreydi ölçüt? Aynı su değil miydi; patatesi yumuşatırken, yumurtayı sertleştiren? Neydi ki insanı yerle bir etmeye yönelten? Derdin ölçüsü neydi sahi?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendini insanlığa adarken, bir o kadar uzaklaşma tezatlığı... Bir insana tutunmak isterken bir kaç kelimeye, kitaba tutunuruz. İnsan insana tutunamaz; bu kabullenişi yaşar ve tutunuruz müziklere. Şiirlere tutunuruz. Tutunuruz bir yalnızlığa. Ve ardına oluşan münzevi* yaşamımızda; "Mücadele etmemizin sebebi dünyayı değiştirmek için değil, dünyanın bizi değiştirmemesi için." Bu yaşamda ne istediğini bilmeyen ama ne istemediğini bilen bir kitleyiz. Ve bizim zehirlenmemiş çağın insanları arasında, bu boş dünyada bu kadar dolu olduğumuzun zannedip*, fark ettiğimizde farkında olunduğumuz yanılgımız en büyük yanılgımızdı aslında. *Münzevi: Uzak yaşam sürdüren kimse. *Zannetmek: Kendi içimizde doğruluğuna inandıklarımızın sancılı yok oluşu...
Albert Camus'un Yabancı kitabını ve bu kitaptan uyarlama Zeki Demirkubuz'un Yazgı filmini izleyenler bilir. Baş karakter çok duygusuz, soğukkanlı ve aynı zamanda düşündüğü şeyi çok net ifade eden birisidir. Bana çok ütopik bir karakter gibi gelmişti ve gerçekçi gelmemişti. Fakat yakın zamanda yaşadığım ufacık bir an, Camus'un
Reklam
"Anlamıyorlar onlar beni. Uygun bir ağız değilim ben bu kulaklara. Sanırım çok uzun zaman yaşamışım dağlarda. Bakın, bir yıldırım habercisiyim ben. Fakat onlar orada duruyorlar ve gülüyorlar bana." Nietzche Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında halka seslenip, istediği sarsıcı etkiyi elde edemediğini fark ettiğinde hislerini bu satırlarla
153 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.