Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eda

Sabitlenmiş gönderi
"En hızlı giden, yalnız gidendir."
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kadim bilgeler kötülük karşısında anlamsız bir pasifizme sığınmayı değil, kötülüğün bozucu ve yıkıcı etkisine karşı direnmeyi salık verirler. Sizi kendisine benzetemeyen hiçbir kötülük amacına ulaşamamıştır. Öyleyse iyi ve doğrunun bilgisi bizi şerre ve fenalığa karşı korunaklı kılmalıdır.
Bilme sorumluluğu, yapma mesuliyetini de beraberinde getirir. Aydınlanmak, bizi eyleme sevk eder. Bizi harekete geçirmeyen bilgi, yüzeyde kalan malumattan ibarettir.
Reklam
Bir şeyin aslı varken gölgesine iltifat edilmez.
Buna göre bir işaret (‘alem) olarak evren (‘âlem) ve onun hakkında edindiğimiz bilgi (‘ilm), bizi onların ötesindeki hakikate sevk eder. Düşünmek bu işaretlerin mânâsına nüfuz etmek ve ışığın kaynağına yönelmektir.
Nazar etmek, anlamak için bakmak demektir. Nazarî/teorik yaklaşımın amacı eşya hakkında zihnimizde kurgular oluşturmak değil, varlıkların anlamına ilişkin bir bilinç geliştirmektir.
…inisiasyon (intisap) olmadan meditasyon (tefekkür) olmaz.
Tefekkür, bir yolculuğa çıkmaktır. Kolay ve zor taraflarıyla; yamaçları, uçurumları ve vadileriyle zorlu ama sahih bir yolun eri olmaktır.
Reklam
Elindeki otuz santimlik cetvelin tek ölçme aleti olduğuna inanan ve bunun dışındaki varlıkları görmeyen birinin, elli yahut beş yüz santimlik cisimleri algılaması elbette mümkün değildir. Varlığı, elimizdeki ölçüm aletlerine indirgemek ve ötesini inkâr etmek, hakikate ve kendimize yapabileceğimiz en büyük haksızlıktır.
Şifayı hapa indirgediğimizde derdimizin devasını zaten kaybetmişiz demektir.
Modern şehirlerde insanların “konutu” (house) vardır ama “yeri yurdu” (home) yoktur. Güç istemine dayalı ve anlamdan yoksun bir dünyada yersiz yurtsuz zihinler kendilerine tutunacak bir yer ararlar ama artık zemin ayaklarının altından kaymıştır. Nietzsche’nin “Evsiz yurtsuz olmanın keyfini çıkartalım; açık havayı ve aydınlığı avantaja çevirelim.” önerisi de sadra şifa olmaz. Zira insan, tanımı gereği yer yurt sahibi olmayı ve bir yere ait olmayı ister. Bir yere ait olmayanın herkesin mülkü olması kaçınılmazdır. Düşünmek, insanın ait olduğu yeri bulma çabasıdır.
Sohbet, sahabe ve sahip çıkma kelimeleri aynı kökten gelir ve ancak birbirlerine “sahip çıkabilen”ler sohbet edebilirler. Sahip olmaya çalışanlar ise birbirlerine ancak efendilik taslarlar.
Kendini evrenin efendisi olarak gören modern özne, varlığa anlam veren aktör olarak her şeyin kendisiyle kaim olduğunu ileri sürer fakat “evin sahibi” olmanın getirdiği sorumluluğu almayı da reddeder.
Eyleme dönüşmeyen ve zamana müdahale etmeyen bir düşünce, zihinsel bir egzersizden öteye gidemez.
564 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.