Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
"Tanrılar Sisyphus’u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkûm etmişlerdi; Sisyphus kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep…” “Tanrılar, yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi. Homeros’a göre Sisyphus ölümlülerin en bilgesi, en uyanığıydı. Ruhlar dünyasının yararsız işçisi olmasına yol açan nedenler konusunda ise kanılar farklıdır...”
"Eğer bir kere yasalar ve cezalar aracılığıyla bir şeyin dinin içine sokulmasına müsaade edilirse buna koyulacak hiçbir sınır bulunmayacak fakat siyasî yönetimin bizzat biçimlendirildiği hakikat kuralına göre her şeyi değiştirmek her hâlükârda meşru olacaktır."
<"DGM' deki duruşmasından suç unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat etti. Bu karar üzerine " Önemli olan benim beraat etmem değil, ben tek kişiyim. Gönül ister ki, hiçbir yazar düşünce suçlusu olarak buraya gelmesin," dedi. >