eda sezgin

"Ali Emiri Efendi, İstanbul'un işgal edildiği 1920'li yıllarda sinsi bir teklifle karşı karşıya geliyor. Fransız işgal komutanı bizzat kütüphaneye geliyor. Kitaplarını satması için üç bin İngiliz lirası teklif ediyor. Paris'te bir Şarkiyat Enstitüsü kuralım, siz de buranın müdürü olun, diyor. Ali Emiri Efendi şu cevabı veriyor, "Ben bu kitapları milletimin bana verdiği maaşla topladım. Benden sonra bu milletin çocukları onlardan istifade etsin diye hepsini vakfettim. Biz Türkler misafirperver insanlarız. Teklifinizi duymamış olayım. Aksi taktirde şu elimdeki bastonu kafanıza yersiniz!"
Sayfa 105
Reklam
"Ali Emiri Efendi Osmanlı Hanedanı'na son derece saygılıydı. Hanedana olan bu bağlılığın etkisiyle padişahların hemen hemen bütün şiirlerini topladı; tuğralarını, divanlarını, okudukları kitapları teker teker tespit etti. Hepsini büyük bir itinayla Millet Kütüphanesi'nin raflarına yerleştirdi. Cevâhirü'l Mülûk adlı eseri işte böyle ortaya çıktı. Bu konuda büyük bir titizlik gösteren Ali Emiri Efendi, Birinci Dünya Harbi sırasında Sultan Reşad'a, "Yüce ecdadınızın eserlerinin toplandığı hazinede yeriniz açık bulunuyor." dedi ve kendisini bu açığı kapatmaya davet etti." Sultan Reşad da Çanakkale zaferini terennüm eden o meşhur gazelini işte böyle bir başvurudan sonra kaleme aldı."
Sayfa 93
"O devirde memurların büyük bir bölümü hem Şark kültürüne vâkıftı, hem de şairdi. Şiire çok önem veriliyor, aruzdan, kafiyeden anlamayanlar seçkinlerin arasına kabul edilmiyordu."
Sayfa 92

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Mekânı şereflendiren, orada bulunan insandır."
"Ali Emiri Efendi gece gündüz kitaplarıyla meşgul oluyor, durup dinlenmeden okuyor, uyurken bile gündüz okuduklarını tekrarlıyor, bundan dolayı kimse yanında yatmak istemiyordu."
Sayfa 91
Reklam
Reklam
149 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.