Aşık olduğumuz kişiyi bazen o kadar büyütürüz ki zihnimizde, bir bakmışsın adeta tanrı olmuş çıkmış. Ve aşkımıza karşılık bulamadığımızda bu sefer de yok ederiz tanrıyı, bir hamlede. "
Gözlerimi yumduğumda, "sınırdasın" diye geçirdim içimden."Karşıya geçip en büyük kötülüğü yapma kendine Sen yine de tasarladığın, muhtemelen hiç bitmeyecek olan o ilk binanın mimarı ol, şartların değil;yoksa kumaşın iyice kirlenecek."
"insan daha başlangıçtan itibaren kendinde durmayı bilmeli" diye geçirdim içimden. "Çünkü kendinde durmayanın bir adresi yoktur. Ve eğer insan kendisini bir adres olarak gösteremiyorsa, ona postalanacak bütün mektuplar, bir kere bile açılmadan gönderenine geri dönerler."
İlk üçünü kırık dökük yazdı da, aşkın kapkaranlık hikayesinin içinden çıkamadı, Be'nin noktasında takıldı kaldı. Özünü, özetini yazmakla yetindi, üzerinden kısaca geçti. Bu yüzden başlangıç harfi Elif değil Be'ydi
Aşkın karaladığı yeri aşktan başka bir biçimde aklamıştı ama aşka talipti. Aşktan öte değil, aşktan beri aşkın cümlesine talipti. O kadarıyla sınırlı. Ne de olsa kalbi bir kuşcağızın kalbi kadardı.
Yeter ki al şu kalbimi bana ağır geliyor, senin olsun. Ve ey canım, canına "benim" anlamına gelen bir kelimeyle isim verdi ki, senin ismin bundan sonra "benim" olsun.
üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız firsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalara kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız .
Olan olmuştu bir bunu anladı da olanı içine nasıl sığdıracak, nasıl hazmedip sindirecek, Elif bunu anlayamadı. Bir daha toplanması mümkün olmayan bir kırılışla kırıldı içinin kayığı.
...yalnız Hz. Meryem değil, bütün anneler kutsal. Bak ne diyor Allah yolunda savaşmak isteyene Peygamber (s.a.v.): 'Annenin izni var mı? Yoksa dön. Ona yapacağın hizmet cihada denktir.' Ve ne diyor arınmak isteyene günahlarından: 'Annene iyilik et!'