“ Geçmişin tozlu kokusu vardı, hem kağıdın hem kalemin üzerinde. Kalem sivri ucunu yumuşatmıştı çoktan kağıdın canını yakmamak için, biliyordu çünkü zamanında canının ne kadar çok yandığını. Kağıt, bu birleşmeye hazırdı aslında acıyan yerlerini saymazsak. Sevişmek istediğini cesurca söyledi kağıt, kalem titredi içten içe. Küçük bir şiirdi sevişmeleri : “ kokunun köşeleri vardır / tarçının titreyen ruhu / zamanla kaybolmayan / ince bir zardır...”